15.Bölüm "Saklımdasın - Part 2"

2.4K 272 46
                                    

Kenan Kaptan gözlerini masadan ayırmıyor bir süre. Tepkisini büyük bir gerginlikle beklerken kalbim tatsız bir ritim tutturuyor. En sonunda gözlerini gözlerime kaldırıyor her zaman yaptığı gibi, dudaklarından önce gözlerine anlayışla kıvrılmış bir gülümseme yerleşiyor.

Kişiliğini bile kaybetmiş, terk edilen bir âşık olarak omurgasız bir et yığını gibi oturuyorum karşısında.

"Kızım..." diye başlayınca sabredemiyorum.

Elli üç gündür herkes aşk acısıyla alakalı aklına gelenleri söylüyor. İsyanınızı ancak tahmin edemedikleri bir şey hakkında direktifler veren kişiler hayatınızı işgal edinceye dek saklayabilirsiniz... Nereden başlayacaktım anlatmaya, bunun basit bir aşk acısına indirgenemeyeceğini?

En çok Kenan Kaptan'ın anlamasını bekleyeceğim için durduramıyorum kendimi.

"Biliyorum, Kenan Kaptan. Her şeyin farkındayım. Fakat artık bu durum beni de aştı."

İşin ciddi olduğunu anlayınca elindeki çatalı bırakıp yemek tabağını kendisinden uzaklaştırıyor.

"Kendine yepyeni bir sayfa açtın, kızım. Eşşek oğlan elbet dönecek bir gün, elbet yaptığının farkına varacak. Ama sen neden hayallerinden vazgeçiyorsun?"

Kalbim dörtnala koşarken soluklarım boğazımda düğümleniyor gibi... Elli üç günü avucumun içinde ezip yok etmek istercesine yumruklarımı sıkarken hayallerimi düşünüyorum. Doktor Hazal Hanım'la oluşturduğumuz listemizi... Ama Kaptan taptaze sayfalara yeni bir umut şiiri yazmaya başladığımı bilmiyor. Yarınlarıma ithaf ettiğim, bebeğimin isminden akrostiş yaptığım bir şiir...

"Kaptan..." diyorum güçsüzce. Her bir hecem paçalarına asılıp yalvarıyormuş gibi çıkınca Kenan Kaptan dikkatle inceliyor beni.

"Anlat kızım." diyor nazikçe. "Anlat..."

"Senden başka yanına gidecek kimsem yok, Kenan Kaptan. Ona ulaşmak zorundayım, telefonunu değiştirmiş olmalı... Kenan Kaptan ben onunla konuşmak zorundayım. Çünkü... Çünkü..."

Elli üç gün öncesine geri dönüyorum sanki. Kenan Kaptan beni kolumdan tutup Rıhtım Market'e götürürken sebep olduğum hengâme yüzünden üzerime yapışan bakışlar asit gibi kavuruyor zihnimi. Kendi ahlâkımdan şüpheye düşüren yargılayıcı gözler şimdi de boğazımı saran parmaklar gibi hissettiriyor.

Ben konuşamayınca Kenan Kaptan giriyor devreye.

"Ne söyleyeceksin ona, Eylül? Neden ulaşmak istiyorsun?"

"Yemin ederim kendim için değil, Kenan Kaptan."

"Ya kimin için?"

Kafamı eğiyorum.

"Eylül kızım." diye bir cevap talep ediyor Kenan Kaptan yeterli sessizlik süresini tanıdıktan sonra.

"Hamileyim." diyorum kısık sesle.

Tepkisini kaldıracak kadar cesur olmadığımdan bakışlarımı önümdeki tabağın kenarından kaldırmıyorum.

"Utanma kızım." diyor. "Utanma."

Ona bakmam için ısrar etse de bu kez de ellerimi izliyorum.

"Ben eninde sonunda ikinizin bir araya geleceğini biliyordum. İkiniz de gözümün önünde büyüdünüz. Birbirinizin ruh eşi olduğunu benden daha iyi kim bilecek, kızım benim... Tek temennim, birbirinizi çok yıpratmamanızdı."

İradem ellerimden düşüp parçalanmadan hemen önce derin bir nefes alıyorum. Kenan Kaptan masal anlatır gibi, kelimeleri saçlarımı okşarken anlatmaya başlıyor.

Efsanevi (Efsanevi #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin