Test

10.8K 613 18
                                    

Ceylan.

Oğuz odaya girdiğinde şaşkınca yüzüme bakıyordu.


''Evet seni dinliyorum '' dedim bir kaşım yukarıda.


Derin bir nefes verdi.


''Anlatmadan kurtulamayacağım değil mi asker?''


Yatağın başına oturdu.


''Biraz öyle komutanım'' dedim.


Deli gibi merak ediyordum.

Ne konuştular da rakı tokuşturma safhasına geçtiler.

Hayır yani gitmeden önce rakı bile içmeye tenezzül etmeyen adam kadeh kaldırıyordu.

Eliyle yatağı gösterip oturmamı işaret etti.

Bu gerginlikle en son istediğim şey oturmaktı.

Volta atacak kadar gergindim.


Gidip oturdum yanına mecburen.

Ellerimi avuçlarının arasına aldı.


''Hayır,

Babam değilmiş değil mi?

Biliyordum.

Değilmiş.''


''Ceylan biraz susar mısın?''


İçim içimi kemirirken sus diyordu.


''Baban,

O konuda bir sıkıntımız yok.

Ama önce sana bir şey anlatacağım sonra o konuya geliriz asker''


Kafamı salladım.

Ne anlatacağını merak ediyordum.

Neyin girizgahıydı bu?

Gözlerini ellerimde tutarak konuşmaya başladı.


''Ben küçükken,biliyorsun hep yetimhanedeydim.

Hep arkadaşlarım vardı.

Orada bizimle ilgilenen ablalar vardı.

Esirgeme yurdunda çalışan.

Onlara anne derdik.''


Gözlerim dolmuştu.

O kadar naif,yumuşacık bir sesle konuşuyordu ki

İçinde bir yerlerin kanadığını biliyordum.


''O zamanlar anne ne demek baba ne demek algılayamıyordun.

Ne zaman okula başladım.

Anne-baba gerçeğiyle karşılaştım.

Okul çıkışlarında anneleri babaları almaya geliyordu onları.

Koşarak boyunlarına atlıyorlardı.

Bizi de çocuk esirgeme yurdunun servisi alıyordu.

Bütün arkadaşlarım toplanıp yurda gidiyorduk.

512Where stories live. Discover now