Yüzleşme

10K 516 13
                                    

Barış.

''Ne o altın çocuk?

Yetmedi mi yediğin dayak?''

Cüneyt sırtını duvara yaslamış benim geliş nedenimi öğrenmeye çalışıyordu.

''Yetmedi'' dedim sırıtarak.

Farklı bi dolap olduğunu anladı.

Sırtını dikleştirdi.

Oğuz bana istediğim fırsatı vermişti.

Ölümüne dayak yiyecekti bu şerefsiz benden.

''Gel seninle biraz konuşalım'' dedim sakince.

Ellerimi arkamda birleştirip önden yürümeye başladım.

Onun arkasından da iki tane adamı geliyordu.

Oldukça rahat volta atar gibi yürüyordum.

Keyfim yerindeydi.

''Abilerine mi dövdüreceksin beni?''dedi son derece sakin bir sesle.

Arkamı dönüp gülümsedim.

''Konuşacağız dedik koçum

Sakin ol''

Cümlemi bitirdiğimde bir odanın önünde durdum.

Kapıyı açıp ittim.

Elimi içeriye uzattım.

Bir elim hala arkada belimdeydi.

''Hanımlar önden''dedim sırıtarak.

Cüneyt derin bir nefes alarak içeriye girdi.

Diğer ikisi de bana pis bakışlar atarak içeriye girdiler.

Ben de sağa sola bakıp içeriye girdim.

Kapıyı kapattım.

Burası bizim timin sorgu odasıydı.

Karanlık küçük bir penceresi olan oda.

Altay Semih Ali içerideydiler.

Hepsi ayakta içeriye giren üç kişiye bakıyorlardı.

Önlerinde üç sandalye vardı.

''Oturun beyler

Ayakta kaldınız'' dedim bizim çocukların önlerindeki sandalyeleri göstererek.

Cüneyt hiç taviz vermeden erkekliğinden geçti ortaya oturdu.

Bacak çeldi.

Bana bakmaya başladı.

Diğer ikisi biraz daha temkinli oturdular.

Bende karşılarında duran sandalyeyi ters çevirip oturdum.

''Dedik ki

Şimdi siz Tim olarak dayak yemek istersiniz.

Ayrı gayrı olmasın.''

Cüneyt gülümsedi abartılı bir biçimde.

''Kısa kes Barış

Ne istiyorsun?''

Artık bu tatlı oyunu bırakabilirdik.

''Sen söyle Cüneyt

Ne istedin Ceylandan?''

Sesim sert çıkmıştı.

Diğer ikisi dönüp Cüneyt'e baktılar.

Şaşırmışlardı.

512Where stories live. Discover now