Ceylan.
Kantinde oturmuş Selim'le bir yandan çay içiyor bir yandan da askerlerin durumunu konuşuyorduk
''Komutanım şu bazuka işi çok iyi oldu.'' dedi çayından büyük bir yudum alarak.
Yavaşça attığım şekerleri karıştırdım.
''Şu keskin nişancıyı iki üç güne adam ederim diyor Barış komutanın ama bakalım''dedim inanamazca.
Hevesle başladı konuşmaya
''Komutanım hani ben gittim ya Ahmetle'' dedi masaya eğilerek.
Evet gitmişti Barış'ın yanına.
''İşte öyle değişik tekniklerle başladık ki
Bana da gösterdi biliyor musunuz?
Size bir ara göstereyim ilerlemeyi'' dedi gülümseyerek arkasına yaslandı.
Arkasındaki tehlikeyi fark etmedi
''Ben de sana bir ara göstereceğim asker'' dedi elini Selim'in omzuna koyarak.
Selim panikle selam verdi.
Oğuz dudağının kenarıyla hafifçe gülümsedi.
Ama Selim'in anlayacağı bir şey değildi.
Bu sahte kızmalarında yaptığı bir şeydi.
Selim hızlıca çayını alarak kaçtı.
''Neden yapıyorsun bunu?'' dedim o karşımdaki sandalyeye hamle yaparken.
Anlamazlığa getirerek sordu sandalyeyi masaya çekti.
''Neyi asker?''
Çayımdan bir yudum daha alıp masaya bıraktım..
''Askerimi korkutmayı bırak komutan '' dedim gözlerimi dikerek.
Gülümsemesi büyüdü.
''Hayatımdaki hatunların etrafında dolaşırsa ben de onun etrafında dolaşırım asker''
Çocuk sanki playboy
Emir eri.
Hayır Deniz çocuğa atlamasa çocuğun ona bulaşacağı falan da yok.
Ayrıca efendi gibi konuştu.
Kendi kardeşine bakmıyor da benim askerime laf atıyor.
''Eğer o çocuğun kılına zarar geldiğini görürsem komutan
Sen düşün gerisini''
dedim restimi çekerek.
Bildiğin ödü patlıyordu çocuğun Oğuzdan.
Arkasına yaslandı.
YOU ARE READING
512
Akčné''Adın ne?'' ''Ceylan yazıyor dosyada'' ''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?'' ''Gerçek adım yok benim kodum var 512'' ''Hey Allahım, robot musun kızım sen ne kodu ne numarası, iyi Ceylan fazla bile sana '' Söylene söylene arabadan çıktı. Sabırlı o...