Oğuz
Sabah gözlerimi açtığımda güzelim hala uyuyordu.
Uyandırmamak için kıpırdamadım.
En huzurlu zamanıydı günün.
O omzumda uyurken.
Sadece ikimizken.
Ne Sevdası ne babası ne danası hiç kimse yokken.
Bütün sorunlardan uzakken.
Evlilik diyoruz ama böyle nasıl evlilik olur.
Tugayın odalarında evlilik mi olur?
Her kız ister pembe panjurlu ev.
Nasıl vereyim amk.
Hakkarinin dağlarında.
Çatışmanın içinde.
Babası da haklı.
Şimdi her şeyi bırakıyorum desem her şey beni bırakmaz.
Sürekli tetikte geçen bir ömür de olmaz.
Tugayda mı yaşayacağız amk.
Nasıl olacak?
Ceylan operasyonlarda
Ben keza öyle.
Derin bir nefes alıp içimden of çektim.
Göğsümün kalkmasıyla Ceylanın gözleri aralandı.
Canı acıyordu sanırım,suratını buruşturdu.
Çocuk gibiydi.
Ne zaman bahçeye çıksa dizlerini kanatmadan dönmüyordu.
Artık ona bir şey olacak,ölecek saplantımı aşmıştım ama her dönüşümde bir yerinde yara görmek de ağırıma gidiyordu.
Hiç dikkat etmiyordu kendine.
Sonuca odaklanıyordu.
Olsun da nasıl olursa olsun.
Askerlerine mesleğine tapıyordu.
Onlarla ölüme gidiyordu.
Çocuklara bir şey olacak diye ödü kopuyordu.
Askerlerimizi bazen kaybederdik.
Ceylan daha bununla karşılaşmamıştı.
Karşılaşmamasını da dilerdim.
İlk ölümü tadınca insan daha farklı bakıyor dünyaya.
Yavaşça tekrar gözlerini açtı.
Gülümsedim.
''Uyan bakalım asker,kahvaltıyı kaçıracağız''
Yaklaşık bir saattir yüzünün her santimine bakıyordum.
İzliyordum.
Doyamaz ya insan.
Öyleydi.
Öpmek ister de uyandırmaya bile kıyamaz.
YOU ARE READING
512
Action''Adın ne?'' ''Ceylan yazıyor dosyada'' ''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?'' ''Gerçek adım yok benim kodum var 512'' ''Hey Allahım, robot musun kızım sen ne kodu ne numarası, iyi Ceylan fazla bile sana '' Söylene söylene arabadan çıktı. Sabırlı o...