Barış.
''Çok iğrenç bir toplantıydı'' dedim yatağa oturup kravatımı çözerken.
Gül hemen yanıma oturup bana dönerek konuştu.
''Neden ?
Türkçe mi konuştun?
Anladılar mı?
Noldu?
Öğrendiler mi?
Açığa mı çıktık?'' dedi.
Bu kız bu kadar cümleyi on saniye içinde nasıl sarf edebiliyor?
Şaşkın şaşkın ona baktım.
''Gül,
Sakin.''dedim
Bu sefer ağzı konuştu gözleri soru sorar bi şekilde bakmaya başladı.
Kadın milleti AMK.
Ağzı kapansa da konuşuyor.
''Çok iğrenç hesaplar döndü.
Ciwan.
Ortadoğuda kuvvetlenme peşinde.
Sınırın öbür tarafında işleri yoluna koyacak.
Bizimle olan durum kötü gidince..'' dedim devamını anlamasını bekleyerek.
Yüzü düşmüştü.
Kafasını salladı.
''Bu da demek oluyor ki
Ortadoğuda daha çok canlar yanacak.
İğrenç bir çukur orası.
Kimin ne yaptığı belli değil.''
Yüzünü ellerinin arasına aldı.
Bir ileri bir geri sallanmaya başladı.
Orada bulunduğunu biliyordum.
Savaşın tam ortasında doktorluk yaptığını
Hemşirelik yaptığını biliyordum.
Sonra saçlarını toparladı ensesinde topuz şeklinde tuttu.
''Bu böyle olmaz Barış,
Eğer o tarafta güçlenirlerse bize de yansır.
Oradaki adamları bilmiyorsun.
Vahşet.
Katliam.
Durdurulması lazım hepsinin.''
Dediklerinde haklıydı ama bizim sınır ötesi operasyonlarımız sadece kamplara yönelikti.
Suriyeye geçemezdik.
Yetki sınırımız vardı.
Zaten oraya geçmemiz herkesi kızdırırdı.
Orası öyle bir çukurdu ki
Bütün devletlerin oyun bahçesi
Kan havuzuydu.
O zaman bütün ülke elden giderdi.
Karışmamamız lazımdı.
Üzerimize çamur sıçratmaktan başka bir şey olmazdı.
''O işlerin sandığın kadar kolay olmadığını bugün daha iyi anladım'' dedim.
Kafasını bana çevirdi.
KAMU SEDANG MEMBACA
512
Aksi''Adın ne?'' ''Ceylan yazıyor dosyada'' ''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?'' ''Gerçek adım yok benim kodum var 512'' ''Hey Allahım, robot musun kızım sen ne kodu ne numarası, iyi Ceylan fazla bile sana '' Söylene söylene arabadan çıktı. Sabırlı o...