''HERKES YERLERİNDE KALSIN
MEVZİDEN AYRILMAYIN.
ATEŞE DEVAM!''
Askerler oldukları yerde kaldılar.
Sakin kalmak zorundaydık.Onlar bize doğru koşarken sakin kalmak zorundaydık.
Bir havuzun ortasındaydım şuan askerlerimle birlikte.
Çevremde destek olacak askerlerim vardı ama onlar havuzun dışındaydı.
Şimdi biz bir filtre görevi görüyorduk.
Oradan püskürtülen teröristler bizim üstümüze gelecekler ve bizden geçenleri de arkadaki askerler halledecekti.
Bizden geçmeleri bizim büyük darbe almamız demekti.
Ölmemiz demekti.
Ama müdafaa yapmak askerlikte kaçmak değil saldırmak anlamına geliyordu.
Onlar üstümüze gelirken gerileyemezdik.
Kaldı ki arkamızda da teröristler bizi çembere almaya çalışıyorlardı.
Az önce kaçtığımız ateş hattında şuan çembere alınmamıza ramak kalmıştı.
Onların fikri ise iki gruplarını da birleştirip öyle saldırmaktı ve biz o iki grubun arasında kalıyorduk.
Askerlerimin yarısı arkamızı korurken yarısı da kampa bakan tarafa doğru ateş ediyordu.
Telsizden sürekli Gül'ün sesini duyuyordum.
Cevap verebilecek konumda değildim vaziyet ortadaydı.
Git gide de çember daralıyor askerler ise sadece emrime takılmış bir robot gibi duygusuzca ateş ediyordu.
Kesinlikle en ufak bir korku göstergesi göremiyordum.
Kurşunlar yakınlarımıza isabet etmeye başlamıştı.
Derya komutan birliğini de yakınımıza doğru çekmiş ve o yönde bir koridor açarak yanımıza ulaşmaya çalışıyordu ama onlar da safları sıklaştırıp buna izin vermiyordu.
Topçuların tarafında ise durum daha da vahimdi onlar hızlı ilerleyemedikleri için bize yardım edemezlerdi.
Gül ise hakim tepedeydi bizim yanımıza gelmesi imkansızdı.
O gelene kadar ne olurduk bilmiyordum bile.
Elimde kalan en son el bombalarını da fırlatabildiğim kadar uzağa fırlatıyordum.
Yanımdaki askerin yere yığıldığını gördüm.
Birimiz vurulmuştuk.
Artık göz teması kurabilir hale gelmiştik.
Ölüme yakındık ve ben buradaki her şeyden sorumluydum.
Her şeyden.
Elime telsizimi aldım
''Derya del şu koridoru.
Topçular üzerimize atış serbesttir.
Gül,pozisyonunu koru''diyebildim.
Şimdi çok yakınımıza topçuların bombardımanından gelen parçalar uçuyordu.
Kopan kol bacaklar bizim bulunduğumuz yere sıçrıyordu.
Derya komutan koridoru delemiyordu.
Gözüm o tarafta kalmıştı ama bir türlü açılmıyordu oradakiler.
YOU ARE READING
512
Action''Adın ne?'' ''Ceylan yazıyor dosyada'' ''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?'' ''Gerçek adım yok benim kodum var 512'' ''Hey Allahım, robot musun kızım sen ne kodu ne numarası, iyi Ceylan fazla bile sana '' Söylene söylene arabadan çıktı. Sabırlı o...