Bölüm 6

6.3K 440 34
                                    


Hacılardan hocalardan bir merhamet bekler olduk...


***


Kızlar, Barış'ın yanından geçerken tam da bu şarkıyı söylüyordum. İsterseniz sizde dinleyin doksanlar popta kendinizi bulacaksınız emin olabilirsiniz. Ay ne diyorum ben! Toparlan Zeynep. Şimdi derse gireceksin, dersi güzelce dinleyeceksin ve eve döneceksin. Telefonumun titremesiyle mesaja göz attım. Sümeyye sınıfın kodunu atmış bana yer ayırdığını belirtmişti. Kalçalarım öyle bir acıyor ki yürüdükçe iğneler batıyormuş gibi hissediyordum.

"Nerede kaldın kuzum?"

"Kız nasıldı spor! Aaa sen çok mutsuzsun ama."

Ah Gizem ya! Neden sesinin seviyesini ayarlayamazsın ki. Elif'in kahkahasıyla arkamı dönüp ona baktım.

"Pofuduk, bir deri bir göbek kalmışsın ama spor işe yaramış."

Bu kız tam bir orospu gerçekten. Güzel bir kız olsa gerçekten sıkıntı çıkarmayacağım ama kız hem çirkin hemde geri zekalı. Yüzümü ekşiterek ona baktım.

"Ah tatlım en azından kıçım benim kıçım. Seninki gibi takma değil!"

Ben o fakültenin en dedikoducu insanıyım be! Kıçına taktığı o takma popodan benim haberim olmayacakta kimin haberi olacak. Siz de biraz kendinize gelin. Hakkımda ne düşündüğünüzü anında öğrenebilirim. Bu dediğimden sonra eli kalçasına gitti refleks olarak. Gülerek önüme döndüm.

"Gizem ya sesini ayarla ya da sus. Ben her dakika bu kıza laf sokmakla uğraşamam."

"Haklısın."

Sümeyye dersi not ederken moralinin bozuk olduğunu fark ettim. Hiç bize katılmıyor ve sinirle hocaya bakıyordu. Önce hocaya baktım sonra Sümeyye'ye, bu kızın en sevdiği hoca bu idi. Kesin bir sorun vardı ve bize söylemiyordu. Halledeceğim. Onuda halledeceğim.

***

Ders bitiminde Gizem işi olduğunu söyleyip hemen kaçmıştı. Arkasından da Tolga gitmişti. Ay yeter ama benden bir şey saklıyorlar gerçekten sinirleniyordum artık.

"Sümeyye gel bir kahve ısmarlayayım sana."

"Uykum var ya gideyim ben."

"Geliyorsun bitti."

Kampüsün içindeki kafeye girdiğimizde Barış yine tüm ihtişamı ile orada oturuyordu. Karşısında ise takma popolu Elif! Pardon? Gözümü tekrar kapatıp açtım. Ay şuan içimde fırtınalar kopuyor. Bu çocuk beni ne ile sınıyor? O kıza mı güldü o? Sırtımı dönerek oturdum. Konumuz Sümeyye idi. Onun düğümlerini çözmeden göndermek yoktu buradan. Dostluk her şeyin önüne geçerdi.

"Anlat bakalım ne var sende?"

"Bir şey yok yorgunum. Sen anlatsana nasıldı spor?"

'Spor' kelimesini kısık sesle söylemişti. Gözlerimi devirerek konuyu değiştiremeyeceğini belirttim ve gözlerimi telefonuma diktim saat epey geç olduğunun farkına vardım. Ben iki tane haşlanmış yumurtayla bu zamana kadar nasıl durmuştum şaşılacak bir şeydi doğrusu. Menüyü elime aldığımda gözüm ilk çökertmeye sonrada ince hamur pizzaya gitmedi değil. Tam sipariş verecektim ki telefonumdan yine bildirim sesi geldi.

"Ne yiyeceksin?"

'Yaa Çıınaaar.' diye bir ses çıkardım dışımdan. Sanırım bunu tüm kafe duydu. Sümeyye şok olmuş gözlerle bana bakıyordu.

Şiş-MAN (TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora