Bölüm 28

4.5K 345 47
                                    

Neyse ben çok konuştum bölüme geçeyim... Yorum ve vote'lar eksik olmasın ve lütfen arkadaşlarınıza hikayeyi önermeyi unutmayın olur mu? :)

Aynalı körük olmadan ben gelin gitmem... Ama büyük bir hamburger menüsüne gidebilirim. Teşekkürler..

Eve gelirken çok bir sohbet etmemiştik. Acıkmıştım gerçekten. Bugün yaptığım hatayı bir daha yapmayacaktım. Aç kalmam benim zararıma olmuştu resmen.

"Eve çıkmaya üşeniyorum."

"Yorgun düştün. Erken uyandın, alışveriş yaptın, hazırlıklara yardım ettin. Ve en en önemlisi yemek yemedin! Kaç kere söyleyeceğim sana Zeynep?! Aç kalınarak zayıflanmaz. Böyle bir hatayı yapacak kadar küçük değilsin."

"Gerçekten çok bir vaktim olmadı. Yoksa aç kalmaktan hoşlanmıyorum biliyorsun."

"Hayır. Şimdi hata yaptığını kendin göreceksin zaten. Gidip yemek yiyeceksin bu saatte sonra yatıp uyuyacaksın. Yaptığımız sporun falan hiç bir anlamı kalmayacak."

"Yemeyeceğim Çınar gelme üzerime."

"Üzerine gelmiyorum güzelim. Seni düşünüyorum."

"Düşünüyorsan bana atıştıracak bir şeyler getirirsin."

Yerinden sinirle ve bir o kadar ihtişamlı bir şekilde kalkıp mutfağa ilerledi. Bıçakla kesme sesi duyuyordum. Şimdi yarım ekmek sucuklu tost olacaktı şöyle ketçaplı mayonezli. OFFF!

Hayaller sucuklu tost hayaller muz. Gerçekten kayık tabakta getirdiği şey muzdu. Ya tamam bende muzu çok seviyorum ama şöyle vereceksin bana bir kangal sucuğu sonra ben onu önce hafiften kızartıp sonra tost yapacağım ve AALLAAAHH!

Ağzıma bir dilim muz attım. Üzerine hindistan cevizi koymuştu birde. Ya. Tadı çokta kötü değil. Ama değişik bir tat alıyordum.

"Yeşil muz. Daha sağlıklı."

"Muzun yeşilini de yedirdin ya bana. Sana helal olsun."

"Yeşil muz birazcık acımsı oluyor diye sana muzlu bal yaptım."

"Yeşil muzlu bal ve hindistan cevizi."

Bir anlatım bozukluğu var diye düşünürken. Yemeğimi yemeye devam ettim oda televizyona bakıyordu. Çatalın ucuna takıp ağzına doğru uzattım. Resmen annem ve babamın sahnelerini canlandırıyorduk şu anda. Aha buldum! Muzlu bal olmaz ki? Ballı muz olur!

"Ayrıca o ballı muz! Muzlu bal olmaz!"

"Ben muzlu bal diyorum. Mesela- boynuma bir öpücük koydu- burasıda Zeynep'li bal."

Beni öldürün? Cidden beni öldürün o dilini mi değdirmişti boynuma? Gözüm kapanmış ve kucağımdaki tabağa sarılmıştım. Güç alabilmek için daha çok sıktım tabağı ama o hala boynumda durmuştu. Sadece durması bile kasıklarımda ki tırtılları kelebek yapmıştı.

"Çınar bence ballı muz."

"Emin misin? Az önce göstermiştim muzlu bal olduğunu oysaki..."

Boynuma değen nefesi, kulaklarıma dolan sesi ve bileğimi sıkıca tutan parmakları beni bambaşka biri haline getirmişti. Dudaklarını istiyorum. Sırtımda dolaşan ellerini istiyorum. Bana sarılmasını istiyorum. Neler oluyor bana? Barış için ölürken şimdi bu hissettiklerim neydi? Tutku mu? Sevgi mi? Ah! Aşk olmadığını biliyorum zaten. Aşk böyle bir şey değil. Aşk eşittir Barış idi. İnşallah aşkın ne demek olduğunu biliyorumdur ben. Laaan gözümü açamıyorum. Ağzımdan tek bir kelime çıkaramıyorum. Sadece yatağa gidip onunla sonsuza kadar öpüşmek istiyorum.

Şiş-MAN (TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora