Bölüm 14

5.3K 395 32
                                    


Bu son mektup işte sana, gözyaşlarını bilmem ama. Nah! çok beklersin, bunlar rüya, rüya sana!

***

Verici bitti.

Sadece elimden çekeceği var. Onu öldüreceğim. Çınar kulağıma eğildiğinde ona yine de Barış'a alıştığımı ve onu göndermemesini söylemiştim. Selim'i de Allah'a emanet ediyorum gerçekten daha geçen gün Çınar'dan kaçtı neyine güvenerek buraya geldi diye düşünürken çapraz masada oturan sınıf arkadaşlarına gözüm çarptı. Aklıma hemen eski günler geldi tabii ki...

Arkadaşları Selim'e aniden gelir ve 'Yenge yemek hazırlar mısın? Çok acıktık!' derlerdi. E evde bir şey yok Selim desen parasına kıyıp da adam akıllı market alışverişi yapmayan bir adamdı. Bende çocuklara kıyamayıp markete gider kredi kartımdan alırdım. Özür dilerim babacığım el alemin 'PİÇ'ini beslediğim için...

Ben bunları düşünürken, Çınar Selim'i kolundan tutup dışarı çıkarmıştı ve o çok güvendiği arkadaşları arkasından çıkmamışlardı bile. Barış yanımıza gelmek yerine Elif ile birlikte başka bir masaya geçmişti. Ya bunlar beraber değilse neden sürekli yan yanalar? LAN! Yoksa bir cinsel münasebetleri mi var! Allah'ım lütfen olmasın? Gerçekten midem kaldırmaz bunu gerçekten! Çınar yan sandalyeme oturduğunda elini yine beni desteklercesine boynumla sırtım arasında oluşan ince çizgiye koymuştu. İşaret parmağı o çizgide ve eli etrafında dolanıyordu. Ulan bu orayı ne ara keşfetti?! Orası benim bitirici noktam. Tüm tüylerim ürperdi ve kendimi çektim. Çekmek zorundayım. Bu çocuğa alışmamam lazım. Alıştıklarımın sonu hüsran!

"İyi misin?"

Sessizce kulağıma eğilip söylemişti bunu ama ben onun nefesinden de ürpermiştim. Kafam sağıma döndürdükten sonra hafifçe kafamı salladım.

"Yakın olmam rahatsız etmiyor değil mi? Malum Barış burada. Sevgilin sanıyor ya beni."

Dedikten sonra beni omzunun altına çekmişti. Allah! Bu nasıl bir rahatlama hissiydi? Babam? Bu hissi bir babam da yaşamıştım birde Çınar'da. Çınar'ı tabii ki babam yerine koymaya çalışmıyorum, hayır babamın parmakları ensemde dolaşınca tüylerimde ürpermiyor. Sonuçta babam değil mi? Ulan babam beni öptüğünde ben böyle olmuyorum ki! Haydi hayırlısı diyelim.

***

Sinan ve Sümeyye birbirleriyle konuşuyor ve gülüşüyorlardı. Sanırım birbirlerine git gide daha çok ısınıyorlardı. Sümeyye'me göz kırptıktan sonra önümdeki pastayı yemeye çalıştım ama imkanı yok. Midem çikolatadan bulanıyordu. Bir anda. Kusmamak için yutkundum ve gözlerimi kısa bir an için kapattım.

"Dans edelim mi?"

Slow müzik çalıyor. Oha. Bir kere Çınar'ın belime sarılması beni öldürebilirdi. Bu ürpermek açısından değil. O kadar iriyim ki elleri belimde kavuşmazsa rezillikten ölürdüm. Gerçekten. Elime uzanıp ayağa kaldırdığında iki parmağımla eline eşlik ettim. Uzun parmakları sağ elimi kavramış belime sarılmak yerine elime kenetlenip dans etmişti. Bu adam düşünceli. Bakın bu adamla gözüm kapalı nikaha giderim. Uzun bir dans olmamıştı. Yerimize geçtik.

Ara sıra arkamı dönüyor Barış'a göz atıyordum. Elif ve Elif'in bir kaç arkadaşıyla gerçekten iyi bir sohbet içerisindeydiler. Kıskanmadım hayır. Bende Çınar'la yakın durumdaydım. Olabilirdi. Olsundu.

"Kalkalım mı?"

"Bence kalkalım. Bende eve gecikmeyeyim hem."

Sümeyye'nin rahatsız sesine doğru kulağını veren Sinan hemen ceketini alıp üzerine geçirdi. Verici ile bu gece aynı odada kalmak istemiyorum yoksa büyük olay çıkaracağım. Kendimi Sümeyye'ye kedi gibi bakarken buldum.

Şiş-MAN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now