Başlangıç

89.8K 2.7K 1.2K
                                    

Biliyordu. Bu kapılardan birinin ardında bekliyordu sevdiği adam. Sadece iki tane kalmıştı açmadığı. Elini kulba uzattı ve kapıyı ağır çekimde açmaya başladı. Hafif bir gıcırtıyla eşliğinde aralanan kapı ardındakiler yürek dağlayacak cinstendi. Sevgilisi, uğruna ölmeyi bile göze aldığı adam kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Kalbine saplanan acıyla, artık vücudunu taşıyamayan dizlerinin üzerine çöktü genç kız.

"Off yaaa... Kızdaki kadere bak. Sen onca zaman sonra kavuştum zannet. Sonra kalksın sevgilisi.... Olmaz! Kabul etmiyorum bunu ben."

Dolunay gözlerini devirip kardeşi gibi gördüğü kıza baktı.

"Bu sadece bir kitap Beril. Abartma istersen."

"Çok acıklı ama elimde değil. Sizce de haksızlık değil mi bu?"

Bir homurtu sesiyle ikiside o tarafa döndüler. Duru çoktan yattığı kanepe de uykuya dalmıştı bile.

"Al işte diyorum ben bu kızda zerre romantiklik yok diye. Bu nasıl bir kız anlamıyorum ki zaten."

Dolunay da elini ağzına götürüp, esneme hareketi yaptı.

"Aslını istersen Beril, bende güzel bir uyku çekmek istiyorum. Kitapta bitti sayılır zaten. Gerisini tahmin etmek zor değil nasılsa."

Beril bir hışım Dolunay'ın kollarına atıldı ve kitabı elinden bırakmasını engelledi.

"Lütfen lütfen! Bak kaç sayfa kaldı şunun şurasında sonunu merak ettim."

"Al kendin oku Beril ya."

Kitabı Beril'e doğru uzattı ve gözdesini boylu boyunca kanepeye yaydı. Beril heyecanla kitabın son sayfalarını çevirmeye başlamıştı bile.

Bir kaç dakikalık okumanın ardından kitap nihayetinde bittiğinde Beril hayal kırıklığına uğramıştı resmen.

"Şaka mı bu? Gerçekten öldü mü yani? Nasıl bir aşk romanı bu ya? Ana kahramanın ölmemesi gerekirdi."

Dolunay, Beril'in söylenmelerine daha fazla dayanamayacağını anlayıp, yüzünü yasladığı yastıktan kaldırıp kötü bir bakış attı. Beril de Dolunay'a ne oldu gibilerinden bakmaya başladı.

"Her aşk mutlu sonla bitmez malesef."

Dolunay dilinden dökülen bu sözlerle birlikte gözünden dökülen yaşa öylece baka kaldı. Beril anlık bir şoktan sonra hızlıca yerinden doğruldu ve kollarını Dolunay'a doladı.

Beş ay öncesi...

"Tuna neden böyle değiştin? Artık seni tanıyamıyorum."

Genç adam ifadesiz bir şekilde Dolunay'ın yüzüne bakerken, en ufak bir pişmanlık dahi hissetmeden acıtıcı sözlerini dile getirdi.

"Bak kızım. Seninle bir kaç ay takıldık diye evleneceğimizi falan mı sandın? Evlenmek gibi bir niyetim yok benim hem. En iyisi sen yoluna ben yoluma."

Duyduklarını idrak etmekte zorlanıyordu Dolunay. Bunların hepsi bir kabustan ibaretti öyle değil mi? Birazdan Duru o cırtlak sesiyle şarkı söylemeye başlayıp kendisini uyandıracak ve Dolunay da yastığı kafasına geçirecekti. Böyle olacaktı değil mi?

Ama neden henüz uyanmamıştı?...

"Ne..Neler söylüyorsun sen Tuna?"

Tuna gözlerini sıkkınca kapatıp, derin nefesini dışarı saldı.

"Duydun işte. Git başkalarıyla mutlu ol. Benden sana fayda gelmez bu saatten sonra. Hadi ben kaçar daha kızlarla buluşcağız. Hoşçakal."

Arkasını dönüp, büyük adımlarla uzaklaşıyordu sevdiği adam. Onu öylece yaralamış ve çekip gitmişti.

Dolunay gözünden dökülen yaşlara rağmen, nefretle baktı onun o güzel siluetine son defa. Ve yemin etti, bir daha asla aşık olmayacaktı...

Günümüz...

"Kalkın uykucular! Ne çok uyuyorsunuz siz böyle."

Duru çoktan kalkmış, kahvaltıyı hazırlamış ve kızları kaldırmak için uğraşıyordu.

"Duru bir sus ya sabah sabah. Uyumaya çalışıyoruz bölemesene! Tabi sen erkenden uyudun caka satarsın böyle."

"Sabah değil öğlen oldu canım. Hatta kalkmazsan birazdan kovulacaksın. Ayrıca güzellik uykumu hiç bir zaman aksatmam."

Beril bir anda gözlerini açıp yataktan uçarcasına çıktı. Eyvah yine işinden olacaktı. Zaten bu ay ki üçüncü işiydi bu. Bundan da kovulursa yandığının resmiydi valla.

"Niye zamanında kaldırmıyorsun kızım ya? Patron olacak ihtiyar cadaloz kovacak valla beni."

"Kış uykusuna yatar gibi yatıyorsunuz benim suçum ne? Bari Dolunay'ı da uyandırayım. Derse geç kalacak. Sende kalk hemen hazırlan."

Beril koşar adımlarla banyoya gittiğinde Duru arkasından cık cık edalarıyla başını sallıyordu. Dolunay'ın da uyandırdıktan sonra ikisi de kahvaltı ettiler, Beril çoktan evden çıkmıştı bile.

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin