BİLMİYORUM

16.3K 1.1K 166
                                    

Multimedia Mehmet... iyi okumalar 😚😚😚

Dolunay, Mehmet'in kendisine uzattığı eline bakıp tereddüt etsede aklına Talha'nın umursamazlığı geldiğinde hemen tuttu. Mehmet'te bu duruma memnun bir şekilde gülümsedi. Ardından beraberce piste doğru ilerlediler. Mehmet elini Dolunay'ın beline nazikçe yerleştirdi. Diğer eliyle de minik elini tuttu kızın. Ağır hareketlerle dans etmeye başladılar.

Dolunay, müziğin sesinden de faydalanarak Talha'nın duyma şansını iyice azaltmak amaçlı Mehmet'in kulağına doğru yaklaştı.

"Şey..O, o şimdi ne yapıyor?"

Mehmet tek kaşını kaldırıp yarım şekilde güldü. Bakışları yeniden Talha'yla buluştu.

"Sanırım beni nasıl öldürebileceğinin planlarını kurguluyordur."

Dolunay daha fazla dayanamayacağını anlayıp merakına yenik düşerek Talha'ya doğru baktı. Bakışlar öldürebilseydi... Kırmızı gözlerini üzerine sabitlemiş adeta delip geçiyordu. Onu ilk kez bu kadar sinirlenmiş görüyordu. Dolunay zorlukla gözlerini onun gözlerinden ayırıp yanındakilere baktı. Kızın biri Talha'nın omuzuna elini koymuş kulağına doğru birşeyler fısıldıyordu. Gerçi görünen o ki Talha pek umursamıyordu kızı. Çünkü yüzüne bile bakmadan cevap veriyordu. Yinede bu kadar samimi bir pozisyonda onları görünce içinde kabarak öfke usulca bedenini ele geçirmeye başlamıştı.

"Sorun ne küçüğüm?"

Gözleri Mehmet'le buluştu.

"Bir şey yok. Sadece iyi hissetmiyorum sanırım."

"Hmm.. demek öyle."

Mehmet, Dolunay'ı biraz daha kendisine yaklaştırdı. Dolunay şaşırıp geri çekilmek istedi ama kulağına gelen kışkırtıcı ses durmasına sebep oldu.

"Hemen ellerini onun üzerinden çek Mehmet!"

Dolunay onun ne ara yanlarına geldiğini farketmemişti bile.

"Bana emir verebileceğini nereden çıkardın Özbek?"

"Eğer hemen onu bırakmazsan seni buna pişman ederim."

"Demek pişman edersin. Söylesene Özbek, neden bu kızı umursuyorsun? Dilara'yla oldukça hoş vakit geçiriyor gibiydiniz halbuki."

Demek yanındaki kızın adı Dilara'ydı.

"Çünkü ondan ben sorumluyum!"

Demek tek olay buydu? Beni hala bir emanet eşya gibi görüyordu.

Gözlerinin önüne dolmaya başlayan yaşlara engel oldu. Onun için bu kadar basit olmak kalbini kırmıştı. Ne bekliyordu ki? O binlerce kızı peşinden sürükleyen adamdı. Kalkıp kendisine duygu besleyecek değildi herhalde. Sahi Dolunay onun hislerine sahip olmak istiyor muydu gerçekten?

Deli gibi hemde...

Ama olmayacak duaya amin denemezdi...

"Dolunay sanki üç yaşında küçücük bir kızmış gibi konuşuyorsun. Bence kendisi oldukça alımlı genç bir bayan."

Talha'nın bakışları iyice kararmıştı. Kendisini zor tuttuğu belliydi. Dolunay bir an yaptığı şeye pişman olduğunu hissetti. Eğer burada, şimdi kendisi yüzünden bir sorun yaşanırsa bundan büyük suçluluk duyacağına emindi. Aklına tek bir seçenek geliyordu. O da bir an evvel burayı terk etmek.

"Tamam. Gidelim."

Mehmet anlamamış gibi bir ifadeyle Dolunay'a baktı. Bakışları buluştuğunda üzgün olduğunu belirterek salondan çıkışa doğru merdivenlere yöneldi. Talha'nın kendisini takip ettiğini biliyordu ama yinede arkasına hiç bakmadı.

Odasının kapısına geldiğinde eli kulpta öylece durdu. Sonra ani bir kararla birşeyler söylemek için Talha'ya döndü.

"Beni neden öptün?"

Talha bu sorunun er geç geleceğini biliyordu. Yinede ne söyleyebilirdi ki? Sahi neden öpmüştü onu?

"Bilmiyorum..."

Dolunay'ın bakışlarından geçen hüznü görmüştü Talha. Halbuki onu bu şekilde kırmayı hiç istememişti.

"Tahmin etmiştim. Mümkünse bir müddet seni görmek istemiyorum. Umarım anlayış gösterirsin. İyi geceler."

Dolunay odasından içeri girip kapıyı yüzüne kapattığında, Talha bir müddet daha kapıya bakarak bekledi. Sonra arkasını dönüp geceye karıştı....

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin