İŞ ARKADAŞI

33.7K 1.9K 156
                                    

Bugünde diğer günlerden pek farklı değildi Duru için. Dolunay okula gidiyor, Beril evin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyor, kendisi ise ev işleriyle ilgileniyordu. Sanki o anne, Beril baba ve Dolunay' da kızlarıydı. Kendi kendisine yaptıği bu benzetmeye güldüğü esnada salonun tozunu almakla meşguldü. Sürekli evde olmak ruh halini biraz zora sokuyordu aslında. Ara ara bunalımlar yaşayabiliyordu.

Elindeki bezi yıkayıp astıktan sonra mutfağa yöneldi. Dolaptan meyvesuyu kutusunu çıkartıp bir bardağa doldurduktan sonra yerine geri bıraktı. Bardağıyla birlikte salona geçip televizyonun karşısına yerleşti. Kumandayı alıp kanalları dolaştı. Hergün hergün aynı programlar...

"Of sıkıntıdan patlayacağım."

Telefonuna gelen mesaj sesiyle sehpaya uzandı. Mesaj Beril'den di. Okuduktan sonra gülmesine engel olamadı.

"Deli kız yine kovulmuş. Sanırım ona yılbaşında birkaç tane çalar saat almalıyım."

Telkin etmek amaçlı bir mesaj yazdıktan sonra telefonu geri bıraktı. Ardından bir mesaj daha geldi ve açıp onuda okudu. Yeni bir iş mi bulmuştu? Oysa yine karış karış dolaşacağını sanmıştı. Arkadaşının adına mutlu olurken yine kendisi geldi aklına. Ben neden çalışmıyorum ki diye hayıflandı.

"Evet kesinlikle bende çalışmalıyım. En azından evde oturmaktan iyidir."

Hemen odaya gidip üzerini değiştirdi. Çantasını da omuzuna aldıktan sonra şehri sokaklarına adımını attı. Bir an önce bir işe girmek için can atıyordu.

◆◆◆

Dolunay eve geldiğinde Duru'yu etrafta görmeyince endişelenmişti. Bu saatlerde dışarıya çıkmazdı o. Telefonundan Duru'nun numarasını çevirdi. Bir kaç kez çalmış olsada açan olmamıştı. Kapatıp hemen Beril'i aradi. Belki de buluşmuşlardı. Ama Beril de cevap vermiyordu ne yazık ki. İyice meraklanmaya başlamıştı. Neredeydi bu kız?

Aradan bir - iki saat geçmişti ki kapıdan gelen sesi işitti. Duru sonunda evin yolunu bulmuştu.

"Selam."

Dolunay içeri giren arkadaşının yorgun haline baktı. Canı sıkkın gibi görünüyordu.

"Hoşgeldin."

Duru'yu sıkıştırmamak adına onun önce yerleşmesini bekledi. Ne olursa olsun evdekilere nerede olduğuna dair bilgi vermeliydi. Onu bu kadar endişelendirmeye hakkı yoktu sonuçta.

Elindeki çantayla birlikte koltuğa kendini bıraktı Duru. Sonra başını koltuğa yasladı ve bıkkın nefesini verdi.

"Bir daha Beril'le iş konusunda dalga geçmeyeceğim. Meğer ne zormuş iş bulmak. Bir kaç tane gözüme kestirdiklerim olmadı değil ama yinede içime sinmeyen şeyler vardı."

Dolunay, Duru'un neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordu.

"Ne işi bu anlamadım canım?"

Duru başını yasladığı yerden kaldırıp, arkadaşının meraklı ve birazda endişeli yüz hatlarına baktı. Bir birbirleriyle neredeyse doğumdan beri birliktelerdi. Bu sepeple kimse birbirinden birşey gizleyemiyordu.

"Evde oturmaktan sıkıldım artık. Çalışmaya karar verdim bende."

"Sen ciddi misin?"

Duru gayet ciddi duruyordu. Onda ki bu değişimi gören Dolunay arkadaşını desteklemek için bir kaç şey söyledi. Karşılıklı olarak muhabbet ettikleri sırada Beril'de bugünkü mesaisini tamamlamış ve eve dönmüştü.

"Kızlar! Saklı Bahçe müthiş bir yer!"

İki kız Beril'e döndüklerinde, Beril hararetli hararetli bugün olanları anlatmaya başlamıştı bile.

"Senin şu Saklı Bahçe'n de bana da iş var mı?"

"Çalışmak mı istiyorsun?"

"Evet. Bugün iş aramaktan öldüm. Söz veriyorum bir daha seninle dalga geçmeyeceğim Beril."

Beril yüzündeki sırıtmayla çantasına yöneldi.

"Eyvah(!)"

"Ne oldu bir sorun mu var Beril?"

"Telefonum. Telefonumu barda bırakmışım."

"Gidip alalım o zaman. Kaçta kapanıyor orası?"

"Sabah 5 gibi."

Dolunay kolundaki saate baktı. Daha kapanmasına vardı. Beraber gidip telefonu alabilirlerdi.

"Tamam o halde daha vakit varmış. Gidip alalım telefonunu."

Kızlar da başlarıyla onayladıktan sonra hazırlanıp evden dısarıya çıktılar. Bu saatte otobüs olmadığı için mecburen taksiye bineceklerdi. Birkaç metre ilerideki taksi durağına gidip bir araca bindiler ve Beril adresi verdi şöföre.

Geçen bir kaç dakikanın ardından barların bulunduğu caddeye geldiklerinde arabadan inip kalabalık olan caddeye baktılar.

"Haklısınız bende sizin gibi burayı ilk gördüğümde şaşırmıştım. Bu saat olmasına rağmen oldukça kalabalık değil mi? Hadi girin koluma da şuradan telefonumu alıp, sağ sağlim bir çıkalım."

Kızlar kol kola girip caddede ilerlemeye başladılar. Mekanın kapısına geldiklerinde korumalar Beril'i tanıdıklarından kızları da beraberinde içeriye aldılar.

"Kızlar siz bar kısmında oturun ben hemen bir telefonuma bakıp geleyim."

"Olur acele et."

Dolunay ve Duru etraflarına şöyle bir göz gezdirdiler. Mekanın lüks bir görüntüsü vardı. İçerisindeki insanlara gelince... Fazla mı rahatlar(!)

Duru, Dolunay'ın kolunu dürterek kendisine bakmasını sağladı.

"Şuradaki adamlar tip tip bakıyorlar çok fena uyuz oldum."

Dediği yöne doğru bakınca üç - dört kişilik bir grubun oturduğunu gördü. Arsızca kendilerine bakıyorlardı. Kız görmemiş dağ ayıları.

"Burada yeni misiniz?"

Yanlarından gelen sesle bakışlarını çevirdiler. Sıcak bir gülümsemeyle kendilerine bakan barmen oldukça hoştu doğrusu. Duru hemen atıldı.

"Nasıl bildin?"

"Birincisi giyim tarzınızdan."

Dolunay ve Duru bir kendilerine, bir de bardaki diğer kızlara baktılar. Hakikaten içlerinde uzaylı gibi kalıyorlardı. Üzerlerinde günlük kıyafetler vardı. Kot pantalon ve tişört. Halbuki buradaki diğer kızlar fazla şıklardı.

"İkincisi uzun zamandır burada çalışıyorum. Ve emin olun  kızlar, siz ikiniz unutulacak yüzlere sahip değilsiniz."

Yüzleri kızaran kızlar barmene tebessümle baktılar.

"Selam Mete. Bakıyorum kızlarla tanışmışsın."

Beril nihayet teşrif edebilmişti.

"Tanıyor musun bu cici kızları Beril?"

"Hemde ezelden beri."

Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Sonra kolunu Duru'un omzuna yerleştirip yeniden konuştu.

"Hatta yarından itibaren bu arkadaş bizimle birlikte çalışmaya başlıyor."

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin