MASAJ

18.6K 1.2K 68
                                    

Dolunay'ın gidişinden bu yana haftalar geçmişti. Şu ana dek sadece watssupp gruptan tek bir mesaj atmıştı. O'da "iyiyim beni merak etmeyin, yakında döneceğim" fazlası değildi. En azından iyi olduğunu biliyorduk yinede onun için endişelenmekten alıkoyamıyorduk kendimizi. Hele Beril.. Şimdiye kadar bize abla, dost, yeri geldiğinde bir anne gibi olmuştu. Aramızda pek yaş farkı yoktu belki ama o kendisini her zaman bizden sorumlu hissederdi. Bizde bu durumda olmaktan memnunduk. Sahip olamadıklarımızı birbirimizde bulmuştuk biz.

Aklımdaki düşünceleri uzaklaştırmak adına Egemen Bey'in odasını temizlerken kulaklıkla müzik dinliyordum. Bir yandan da ritme eşlik etme amaçlı hareketler sergiliyordum. Elimdeki bezle yatağın yanındaki komodinin üzerini temizledim. Giysi dolabının aynasını silmek için arkamı döndüğüm esnada Egemen'in beni izlediğini gördüm. O bana birşeyler söylerken ben, aptal aptal yüzüne bakıyordum. Yaşadığım panik yüzünden kulaklığı bile çıkartmayı unutmuştum çünkü. Acaba ne zamandır buradaydı ve her seferinde nasıl kendini hissettirmeden bir anda ortaya çıkabiliyordu anlamıyordum. Eliyle kulağını işaret etti. İşte o zaman kulaklığı çıkartmami kastettiğini anlamıştım.

"Sonunda..."

"Bir emriniz mi vardı Egemen bey?"

"Aslında evet. Öncelikle senden ricam bir daha benim sınırlarımda o sesle şarkı söylemezsen sevinirim."

Söylediği karşısında ne kadar bozulsamda içimden saydırdıklarımı dile getiremezdim.

"Nasıl istersiniz Egemen bey. Eğer başka bir isteğiniz yoksa ben çıkabilirim?"

Keşke çıkmamı söyleyseydi ama nerede bende o şans.

"Var. Bana kahve getir ve sonra işine kaldığın yerden devam et."

Ne kadar emri vaki konuşuyordu değil mi? Ama doğru ya sonuçta ben onun hizmetçisiydim. Yinede biraz da olsa karşısındaki kişininde insan olduğunu düşünebilirdi haksız mıyım?

"Emredersiniz."

Mutfağa inip her zamanki gibi koyu bir kahve hazırladım. Tekrar odaya döndüğümde Egemen'in yatağının başlığına yaslanmış bir şekilde beklediğini gördüm. Yanına doğru yaklaşıp kahve bardağını komodinin üzerine bıraktım. Sonra elime bezimi ve cam sili alıp dolabın aynasına yöneldim. İşimi yaparken beni izlemesi oldukca rahatsız ediciydi. Konsantrasyonumun içine ediyordu. Temizlik yaparkende bir dikkat lazımdı canım. Her neyse...

İşimi nihayet bitirdiğimde Egemen'e döndüm. Yine bir isteği olabilirdi.

"Egemen Bey bir isteğiniz yoksa ben çıkıyorum."

"Var."

Gözlerimi hayretle pörtletip yüzüne baktım. Şaka mıydı bu? Sabahtan beri canım çıkmıştı ve hala bana iş mi buyuracaktı?

"Vicdansız adam ne olacak..."

Onun duymayacağı şekilde mırıldandım. O da bunu anlamadığı için tek kaşını kaldırmış vaziyette, ellerini göğsünde bağlayıp konuştu.

"Birşey mi dedin?"

"Sizi dinlediğimi söyledim Egemen Bey."

"Bana pek öyle gelmedi ya neyse. Masaj yapmayı biliyor musun?"

"Masaj?"

"Evet omuzlardan ovuyorsun ya ondan işte."

"Masajın nasıl yapıldığını biliyorum Egemen Bey."

"Güzel. Öyleyse yanıma gel."

Yatağın kenarına oturur vaziyette ayaklarını yere sarkıttı ve arkasına geçmem için işaret etti. Önce hareketsiz kalsam da sonrasında cesaretimi toplayıp yatağın üzerine çıktım. Sırt kısmına doğru dizlerimin üstünde olacak şekilde oturdum. Ellerimi omuz kısmına yerleştirdim. Yavaş hareketlerle ovnaya başladım. İlk defa bir erkeğe bu şekilde dokunuyordum. Hayatım boyunca ne bir sevgilim, ne de böyle samimi bir durumda kalabileceğim bir erkek arkadaşım olmamıştı. Garip hissettiriyordu. Ellerimin altındaki beden oldukça sert kaslara sahipti. Buna onu ilk kez üstü çıplak gördüğümde karar vermiştim zaten. Şimdi ise o vücuda dokunuyor olmak biraz utanç vericiydi. Nedensizce yanaklarımın kızardığını hissediyordum.

"Duru?"

İsmimi telafuz ettiğinde bedenime bir sıcaklık basmıştı. Etkileyici bir ses tonuna sahipti. Birde öküz olmasa aşık bile olabilirdim hatta. Ama gelin görün ki dokunduğum bu adam tam bir hıyardı.

"Efendim Egemen Bey?"

"Neden kızardın?"

Yuh nasıl anlamıştı kızardığımı? İnkar et kızım(!)

"Bunu da nereden çıkardınız. Kızardığım falan yok benim."

"Aynaya yansıyan aksin öyle demiyor ama."

"Ayna?"

Başımi kaldırmamla kendimi aynada görmem bir oldu. Ve tabi onun bana bakan gözlerini de gördüm. Cidden yanaklarım al al olmuştu. Nasıl bir açıklama da bulunmalıydım da yanlış anlamasın?

"Şey oda biraz sıcakta. Bende sıcağa gelemiyorum. Böyle kızarıveriyorum hemen."

"Öyle mi? Aslında haklısın oda çok sıcak."

Ani bir hareketle üzerndeki tişörtü çıkarıp yere attı. Ellerim havada kalmıştı.

"Böyle devam edelim."

Üzerinde kıyafet varken utanan ben şimdi ne yapacaktım? El mahkum deyip ellerimi omuzlarına yerleştirdim. Başımı yana çevirip gözlerimi kapattım. Allah'ım beni neyle sınıyorsun böyle?

Bir kaç dakika boyunca böyle devam ettik.

"Tamam bu kadar yeter. Eğer odadan çıkarsan banyoya gireceğim şimdi."

"He..Hemen!"

Bu deli adam bana birşey daha söylemeden kaçarcasına odadan çıkıp kendi odama geçtim. Böylece nihayet boğucu hislerden kurtulabilmiştim.

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin