BERİL GERÇEĞİ

14.9K 1K 110
                                    

Beril ve Duru sağ sağlim eve getirilip yataklarına güzelce yatırıldılar. Arat ve Dolunay'ın nihayet endişeleri son bulmuş ve rahat birer nefes almışlardı. Evin erkekleri biraz efkâr dağıtmak adına hep birlikte Saklı Bahçe'nin yolunu tuttular. Dolunay'sa odasında kızların uyanmasını bekliyordu. Ona kalsa yanlarından bir dakika ayrılmazdı fakat kızların kendi odalarında tek başlarına uyanmaları gerekiyordu. Neticesinde kaçırılma faslını hatırlamayacaklardı.

Neredeyse gece yarısı olmuştu. Artık kızlar için çok endişelenmeye başlamıştı. Dayanamayıp odasından dışarıya çıktı ve sırayla kızların durumlarını kontrol etmek için onları ziyaret etti. Sadece uyuduklarını anladıktan sonra rahatlayıp odasına geri döndü. Pencerenin kenarına gidip araladı. Hava oldukça güzeldi. Yaz ayında olmalarına rağmen boğucu değil aksine biraz serindi. Pencereden uzaklaşıp odanın ortasına geldiğinde üzerindeki kıyafeti çıkartıp yerde bıraktı.

Havanın serinliğini teninde hissetmek hoşuna gitmişti. Gözlerini kapatıp öylece durdu. Sinirleri çok yıpranmıştı bugün. Biraz gevşemesi gerekiyordu. Derin bir nefes çekti içine. Aslında nefes almaya ihtiyacı yoktu ama kendini her ne kadar öyle olmasa da biraz daha insan gibi hissettiriyordu.

"Daha ne kadar beni gözetlemeyi düşünüyorsun Talha?"

"Upss. Yakalandık."

Dolunay iç çamaşırlarıyla olduğunu hatırladığında ani bir hareketle yatağın içerisine girdi ve pikeyi boynuna kadar çekti.

"Ne işin var senin yine benim odamda!"

"Beni zorla odana almak isteyen sabah sendin diye hatırlıyorum güzelim."

Dolunay, Talha'ya söylediklerini hatırladıktan sonra gözlerini devirdi. Sonra yeniden bakışlarını çevirip onun kendisine derin bakan gözlerinde takıldı kaldı. Ama bu şekilde bakıyor oluşu onun bir sapık olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

"Kapıyı çalsana o zaman! Ne diye penceremden girip duruyorsun be adam?"

"Şuan problem bu mu? Bütün gece tartışacak mıyız yani?"

"Sapık gibi davranmasan kavga etmeyiz!"

"Ya Allah Allah...Ben mi dedim çamaşırlarınla ortalıkta dikil diye?"

"Ha odamda nasıl davrandığımın da hesabını vereceğim öyle mi? Haber verebilirdin en azından. Öylece dikizlemek zorunda değildin."

"Erkeğim ben be erkek ne yapabilirim!"

"Erkeksin diye gözetlemek zorunda değilsin. Biraz centilmen ol!"

"Gayette centilmenim ben. Ayrıca çokta meraklı değilim senin vücuduna. Aman Talha neredeyse ağzının suyu akacaktı, çarpılacaksın... Duyanda hiç kız görmedik zannedecek."

Dolunay duyduğu son cümle yüzünden keyifsizlenmişti. Etrafında kızlar olduğunu elbet kendisi de biliyordu. Ama ne çeşit fanteziler yaptıklarını duymak zorunda değildi. Hayır kesinlikle bilmek bile istemiyordu(!)

Talha, Dolunay'ın değişen yüz ifadesine dikkat etti. Artık onun ifadelerinin az çok neyi anlatmak istediğini bilebiliyordu. Kıskanmış ve bu sebeple öfkelenmişti. Talha gülümsemesini kendisine sakladı. Onu daha fazla öfkelendirmese iyi olurdu.

Gözlerini gözlerine sabitleyip sadece sustu. Dolunay'ın uzandığı yatağa doğru ilerledi. Yan tarafına boylu boyunca yatıp kollarını başlarının altında topladı.

Dolunay kendisine dikdik bakıyordu ama bir hareketlenme gelmeyeceğini anladığında söze kendisi girmek zorunda hissetti.

"Ne bilmek istiyorsun?"

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin