DEJAVU

15.7K 1.1K 135
                                    

Evden dışarı aceleyle çıktım. Aman Allah'ım az evvel ki o yakınlık kalbime inebilirdi.

"Kokun hiç değişmemiş Miyase'nin kızı..."

Kulağıma bunu fısıldadıktan sonra gülümseyerek çekilmişti. Bana neden öyle seslendiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. O an farkına varamadım çünkü varlığı beni sarhoş etmişti.

Elim kalbimde duvarın kenarına tutunmuş soluklanmaya çalışıyordum. Evden çıktığım andan bu yana uzaklaştığımdan emin olana kadar koşmuştum. Nihayet nefesim eski düzenine girdiğinde alışveriş merkezine adımlarımi yönlendirdim. Biraz alışveriş kafamın dağılmasına yardımcı olabilirdi.

Mağazanın cam ekanlarında sergilenen yazlık kıyafetler dikkatimi çektiğinde düşünmeden içeriye girdim. Yeni işim sağolsun limitsiz kartımız vardı ve bende gönlümce harcama yapacaktım. O zalim cazibeye zarar vermez bir kaç bin lira. Allah'ım sen ne kadar büyüksün. Bu işe girmemiş olsak ben bu mağazadan içeri bile girmeye cesaret edemezdim. Şimdi kalkmıs bir kaç bin liradan sözediyorum.

Elimdeki poşet sayıları arttıkça artıyordu. Daha fazlasını taşıyamayacağım için bu kadarını yeterli görüp alışveriş merkezinden dışarıya çıktım. Hemen önündeki duraktan taksinin birine eşyalarımı yüklettikten sonra evin yolunu tuttum.

Eve vardığımda zar zor taşiyabildiğim eşyaları odama çıkarttıktan sonra kendimi yatağıma attım. Tam gözlerimi kapamış kendimi uykunun kollarına atmak üzereydim ki duyduğum ses gözlerimi açmama sebep oldu.

"Beril..."

Birisi bana seslenmişti sanki. Yine de etrafıma şöyle bir bakındım ama odada benden başka kimse yoktu.

"Bana öyle geldi sanırım."

"Beril..."

Kafayı yiyiyordum sanırım. Sanki penceremin gerisinden biri bana sesleniyordu. Ayağa kalkıp olmayan sesler duyan deliler gibi olmayan birini bulmayı hedefliyordum. Dışarı baktığımda etrafta kimseler yoktu. Tabiki(!) Arkamı dönmek üzereyken sezgilerim tekrar bahçeye dönmemi söylediler. Labirent bahçenin oraya baktığım anda ortadaki büyük çeşmenin önünde duran bir kadın gördüm. O da doğrudan kırmızı gözlerini bana dikmiş yüzündeki tebessümle bana bakıyordu. Yüreğime işleyen bakışlarıyla içime bir sıcaklık doldu. Neredeyse pencereden düşmek üzereydim ki, bir kolun beni geriye çekmesiyle kurtulmuştum. Şaşkınlıkla beni tutan kişiye bakarken bu anı daha önce yaşamış olmamızdan kaynaklı bir dejavu yaşadım.

"A..Arat Bey?"

Arat ise daha önce yüzünde görmediğim bir endişe ve sinirle bana bakıyordu.

"Neyin var senin!! Düşüp ölmek mi istiyorsun???"

Neden bu kadar kızmıştı ki? Sonuçta bilerek düşmüyordum değil mi?

"İsteyerek olmadı tamam mı? Öküz gibi bağırma kulağımın dibinde!"

Upss(!) Az evvel Arat'a resmen öküz dedim değil mi ben? Zaten sinirli adam şimdi kırmızı görmüş bir boğa gibi bana bakıyordu.

"Sen bana öküz mü dedin?"

"Şey..Be..ben öyle demek istememiştim aslında."

Kollarından kurtulup geri geri gitmeye başladım. Ben geri gittikçe o adım adım üstüme geliyordu.

"Ne demek istemiştiniz peki Beril Hanım?"

"Şey..şey demek istedim. Şey işte..aman işte canım sende!"

"...."

Arat hala üstüme gelmeye devam ediyordu.

"Gelmesene be adam!"

"Ne o? Korkuyor musun Beril?"

"Ben hiç bir şeyden korkmam tamam mı? Sadece birinin bana bu şekilde yaklaşmasından hoşlanmıyorum o kadar."

"Sana benden başka böyle yaklaşan..."

Arat duvarla kendi arasına sıkıştırdığı Beril'e doğru iyice eğildi.

"Sana böyle dokunan..."

Elini kaldırıp tepkisizce kendisini izleyen Beril'in yanağına dokundu.

"Seni benim gibi öpen..."

Demesiyle dudaklarını dudaklarına kapaması bir olmuştu. Anlık bir dokunuştu belki ama o an bile Beril için bir ömür kadar uzun ve anlamlıydı. İçerisinde Arat'a karşı gizlediği hoşlantı yüzünden bir tepki verememişti. Normalde tokat atıp ona kızması gerekirdi ama bir şekilde sadece utandığıyla kalmıştı. Yüzünü hızla eğip elini dudağına dokundurduğunda Arat yeniden konuşup kalbinin iyice hızlanmasına sebep olmuştu.

"Her erkeğin nefesini keserim."

Son sözüyle başını kaldırıp doğrudan Arat'ın gözlerinin içerisine baktı.

"Sen..Neden..?"

"Bir gün sebebini senin hatırlamanı istiyorum. Şuan için söyleyebileceğim birşey yok."

Beril, Arat'ın dediklerini kendince anlamlandırmaya çalışmıştı ama neyi hatırlaması gerektiğini bilmiyordu.

"Neyse yapılacak işlerim var. Yokluğumda balkondan veya pencereden sarkmak yok ona göre."

Gülerek söylediği bu söze Beril gözlerini devirerek karşılık verdi.

"Aman ne komik..."

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin