TONTON AŞÇI

19.8K 1.2K 115
                                    

Mulltimedia Talha :) iyi okumalar...

Mutfağa ilk ulaşan Beril olmuştu. Arkasından hemen Duru girdi.

"Vee kazanan!"

Elleri belinde zafer nidaları atıyordu Beril. Sırıtması da cabasıydı.

"Neyse ki sona kalmadım. Sahi Dolunay nerede? Kaybolmuş olmasın sakın bu koca evde."

Kızlar bu ihtimale gülmeden edemediler.

"Ee ne yiyeceğiz şimdi? Bu evde aşçı olur diye tahmin ediyordum."

"Bende kimseyi göremedim valla."

"Aç kalmaktansa kendi işimizi kendimiz görelim en iyisi."

Duru buzdolabına yöneldi. Kapağını açtıktan sonra içerisindeki zengin yiyecek menüsünü görünce bu manzara karşısında daha da iştahı artmıştı. Beril de hemen yanıbaşına geldi. Dolaptan sandeviç yapmak üzere birşeyler topladılar. Kimse yemekle aralarına giremezdi bu saatten sonra.

"Hanımlar?"

Duru ve Beril aynı anda kapıya döndüler. Başındaki şapkadan anlaşılacağı üzere bu aşçı olmalıydı. Kırlaşmış saçlı ve hafif göbekli, yaklaşık ellili yaşlarda tonton bir amcaydı. Sanki ikiside suç işlemişte yakalanmış çocuklar gibi utanıp baka kalmışlardı adamın ciddi ifadesine.

"E..evet?"

"Sanırım birileri çok fazla acıkmış."

Aşçı kızların bu haline gülerken, Duru ve Dolunay da birbirlerine baktılar.

"Verin onları bakayım bana. Soğuk sandeviçle mi öğün yapacaksınız? Kesinlikle izin vermiyorum."

Kızlardan tepki gelmeyince yanlarına gidip ellerindekileri aldı ve dolaba yerleştirdi. Sonra yeniden kızların yanına gidip onları sandalyeye oturttu.

"Şimdi siz oturup beni bekleyin. Ben size hemen bir menü ayarlayacağım."

Aşçı dolaptan bir kaç sebze ve buzluktan dondurulmuş et çıkarttı. Eti mikrodalgada çözdürdükten sonra sebzelerini soyup dilimledi. Öyle bir ciddiyeti vardı ki onu gören sanki önemli bir ameliyat gerçekleştiriyor zannederdi. Kızlar hayranlıkla onu izliyorlardı. Öyle becerikli hareketleri vardı ki, bir kız olarak biraz da yeteneksizliklerine hayıflanmışlardı doğrusu.

Aşçı hazırladığı tabakları kızların önüne koyup birer bardakta içecek doldurdu. Tabaktaki manzara iştah açıcıydı. Beril daha fazla dayanamayacağını anlayıp hızla bir dilimi ağzına attı. Ağzı içerisinde yayılan lezzet dalgası tarifsizdi.

"Aşçı amca... Sen inanılmazsın! Şimdiye kadar bu kadar lezzetli birşey yememiştim."

Duru da çoktan yemeye başlamıştı.

"Kesinlikle katılıyorum."

Bir yandan yemek yiyip bir yandan da yeni tanıştıkları aşçı amcayla sohbeti koyulaştırmışlardı. Hatta o kadar ki kimse Dolunay'ın yokluğuna dikkat etmemişti bile.

◆◆◆◆

"S..sen?"

"Başka biri olmasını mı umuyordun yoksa?"

Oturduğu yerden doğrulması için elini Dolunay'a doğru uzattı. Dolunay bir kaç saniyeliğine şaşkınlık yaşasada hemen toparlanıp elini ona doğru uzattı. Talha onun yerden kalkmasına yardımcı oldu.

"Sen neden buradasın?"

"Ben bu evde yaşıyorum."

Nasıl? Gerçek miydi bu? Yoksa?

"Sakın bana yan odanın sana ait olduğunu söyleme(!)"

Talha hafifce gülümserken Dolunay'a doğru bir adım attı. Attığı adımla beraber aynı anda Dolunay'da geri gitmeye başladı. O üzerine geldikçe Dolunay geri geri kaçıyordu. Arkasını kontrol etmediği için sonunda sırtı duvara çarpmıştı. Talha bir adım daha dibine girip elini başının hizasından yanına dayadı. Yüzü nefesleri birbirine değecek kadar yakınlaştığında Dolunay ittirmek üzereydi ki Talha bir mesafede durdu. Aşağıdan yukarıya Dolunay'ı süzdükten sonra çarpık gülümsemesi eşliğinde konuştu.

"Sabırsızlanıyorum."

Sonra birşey eklemeden Dolunay'ı etkisi altında bırakıp odasına girdi.

"Neydi şimdi bu?"

Öfkeyle kapısının önüne gidip durdu. Elini kaldırıp çalmak üzereydi ki hemen vazgeçti. Burnundan soluya soluya merdivenlerden inmeye başladı. İddiayıda kaybetmişti kesin o adam yüzünden. Aman Allah'ım neden yanakları yanıyordu? O hallerinden etkilenmiş olmazdi değil mi?

"Hayır Dolunay saçmalama. Koştuğun için böylesin unut olanları hemen."

Elleriyle yanaklarına bir kaç kez şaplak attıktan sonra mutfaktan içeriye girdi. Kızların önlerindeki çoktan yenmeye başlamış yemekleri görünce lanet etti yine. Açlıktan ölüyordu(!)

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin