KAVUŞMA

18.1K 1.2K 45
                                    

Kızlardan ayrı kalalı bir ay olmuştu. Bu bir ayda hayatımda o kadar çok şey değişmişti bir daha hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı. Artık kızların yanında daha dikkatli davranmak zorundaydım. Ve asla onlar gibi atan bir kalbe sahip olamayacaktım. Donmuş, kana muhtaç ve insan olmayan bir varlıktım artık.

Arabayla eve dönüş yolundaydık. En son yaşadığımız yakınlaşmadan sebep Talha tuhaf bir şekilde sessizleşmişti. O günden sonra neredeyse benimle akıl hocalığı yapmadığı vakitlerde hiç konuşmamıştı bile. Benimse sormaya sebebim yoktu. Sonuçta ben sadece hizmetçisi ve bebek bakıcılığı yapması gereken zavallı bir kızdım.

Başımı yasladığım candan çevirip doğruca sabit bakışlı yüzüne çevirdim. Bana bakmamıştı. Aramızdaki bu anlamsız gerilim iyice canımı sıkıyordu. Suskunluğu bozmak adına konuştum.

"Ne kadar yolumuz kaldı."

Bir kaç saniye sessiz kalıp yüzüme bakmadan cevap verdi.

"Yaklaşık yirmi dakika sonra evde oluruz."

"Anladım."

Sonra yine sessizlik.

"Sence kızlara durumumu açıklamalı mıyım?"

Dikkatini çekmiş olacaktım ki yüzünü bana döndü.

"Bunun bir sır olarak kalması gerekiyor. Ama illa da açıklamak istersen seni kabullenebileceklerine inandığında bu gerçekleşmeli."

"Sence seçeneklerim nedir?"

"Onları en iyi sen tanıyorsun. Ama bu durumu bir insanın anlayabilmesini bekleme yinede. Sonu umutsuzluk, acı ve yalnızlıktan başka birşey olmaz aksi taktirde."

Ne kadar birbirimizi kardeş gibi seviyor olsakta içinde bulunduğum durum akılalabilir cinsten değildi. Vampirlerin var olduğunu biri bana önceden demiş olsa tımarhaneye yatması gerektiğini söylerdim.

"Şimdilik sır olarak saklayacağım o halde."

Talha'dan karşılık gelmeyince sıkkın bir şekilde başımı tekrardan cama yasladım. Malikanenin ağaçlı yolları görünene kadar da sadece yolu izledim bıkkınca. Nihayet araba durduğunda tam inmek üzereydim ki Talha kolumdan tuttu. Şaşkınlıkla kalkmak üzere olduğum koltuğa geri çakıldım. Erkek vampirler bizden güçlüydü. Ne adalet ama...

"Bekle."

"Ne oldu?"

"Henüz tam olarak kendine sahip olamayabilirsin beni anlıyor musun? Bu yıllarını alıp çoğu vampirin. Onun için arkadaşlarına karşı dikkatli olmalısın. Onları iradene sahip çıkamayıp incitecek olursan ömür boyu bu pişmanlıkla başa çıkamazsın."

Bana mı öyle gelmişti bilmiyorum ama sanki son cümlesini kurarken gözlerinden üzgün bir bulut geçip gitmişti. Sadece kısa bir anlık.

"Tamam. Tavsiyen için teşekkür ederim. Şimdi gidebilir miyim?"

Biraz sitemli konuşmuştum elimde olmadan. Birden bana soğuk davranması beni incitmişti. Ses tonumdan rahatsızlığım kolay bir şekilde anlaşılabilirdi.

Kolumu bırakıp arabadan indi. Bende hemen inip kapıyı çarparak kapattım. Gücümü kontrol edebiliyordum belki ama öfkeme henüz hakim değildim. Hızlı adımlarla Talha'nın yanından ayrıldım. Bir müddet görmesem iyi olurdu aslında onu.

Kapıyı çaldığımda Hüseyin Kahya açmıştı kapıyı. Kendilerine her zaman nazik olan bu adamı severdi. Gülümseyerek karşılık verdi ve yeni farkettiği birşey yüzünden şaşkınlığını gizleyemedi. Hüseyin efendinin kalbi atmıyordu...

Sonra merdivenlerden koşar adımlarla inmekte olan sesleri işitti. Duyuları fazla geliştiği için rahatça duyabiliyordu. Sonra onları gördü, çok sevdiği kız kardeşlerini. Tam olarak insan gibi hissetmesede yinede insani duyguların hepsi ölmemişti. Ve karşısında gördüğü simalar gözlerinin yaşarmasına sebep olmuştu.

Üç kız koşarak birbirlerine sarıldılar. Ağlaşıp sitem ediyorlardı Dolunay'a. Ama yinede kız kardeşlerini bağırlarına basıyorlardı. Her zamanki gibi. Onlar ayrılmaz bir bütündüler çünkü. Ve bir gün Dolunay onlara açılabileceğini biliyordu. Sadece gerekli olan birazcık zamandı...

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin