DURU GİDİYOR

24.8K 1.5K 82
                                    

Hilal Hanım kızları etrafına toplamış konuşma yapmak üzereydi.

"Arkadaşlar, Poyraz Bey'in kafesinde bir eleman işten çıkartıldı. Bu sebeple içinizden birini mecburi transfer yaptık."

Hilal Hanım gözlerini, kendisine bakan bakışlarda dolandırdıktan sonra Duru'nun üzerinde kenetledi.

"Duru gel canım buraya."

Beril de dahil, şaşkınlık içerisinde kalan Duru denileni yapıp Hilal Hanım'a doğru ilerledi.

"Senin için bir sakıncası olur mu?"

İş iştir sonuçta diyerek kabul etti. Arkadaşından ayrılacaktı belki ama önemli olan hala gidebilecek bir işinin olmasıydı. Hilal Hanım birkaç şey daha söyledikten sonra grup dağıldı. Beril koşar adımlarla arkadaşının yanına gitti.

"Ne olacak şimdi?"

"Olacak şey belli canım. Söylenildiği üzere o kafeye gideceğim."

"Ama.."

Duru elini kaldırıp Beril'in bir şey demesini engelledi. Sonuçta aynı evde yaşıyorlardı. Sonsuza dek ayrılmamışlardı ya.

"Bence sorun yok. Hadi bu geceyi güzel bitirelim."

Beril de mecburen susmak zorunda kalmıştı.

Yorucu geçen bir akşamın ardından evlere dağılmak üzere Saklı Bahçe'den dışarıya çıktılar. İki kız taksi durağına doğru yürüyorlardı. Beril kaç gündür içini kemirip duran olaydan kızlara söz etmemişti. Nasıl edebilirdi ki, kendisi bile hala yaşanılanların sebebini kavrayamazken...

"Neyin var Beril?"

"Anlamadım canım?"

"İki saattir sana laf anlatıyorum ama kafan başka bir yerde sanki."

"Ya şey.. yok ya. İyiyim ben."

Duru dudağını yana doğru kıvırıp, gözlerini kısarak Beril'e baktı.

"Var var sende birşeyler. Kaç gündür pek bir sessiz sakinsin. Senin öyle olduğun görülmemiş normal zamanda. Hadi söyle anlatmadığın nedir bana?"

"Gerçekten inanılmazsın... Kurtuluşum yok değil mi?"

"Sence?"

"Pek ihtimal yok gibi."

"O halde dinliyorum."

Beril başından sonuna kadar olanları anlatmıştı bir solukta. Anlatırken bile manasız heyecanlanması hayra alamet değildi.

"Sen kızardın sanki?"

Beril ellerini yanaklarına götürdü. Tam bir aptal gibi göründüğünü düşünüyordu.

"Benim sorunum ne?"

Duru da bir kaç kez görmüştü yakışıklı patronlarını. Beril'in veya başka herhangi bir kızın ondan etkilenmemesi için ya lezbiyen ya da ölmüş(!) olması gerekiyordu.

"Berilcim. Canım benim hissettiklerin sağlıklı bir bayan olarak normal şeyler. Adam ayaklı afrodizyak gibi zaten. Yani bir sıkıntı yok, iyisin merak etme."

"Normalim değil mi?"

"Hı hı."

Beril yüzüne oturan sırıtmayı engellemedi. İçindeki rahatlamayla ferah bir nefes almıştı.

Sonunda taksi durağına vardıklarında taksinin birine binip evin adresini verdiler. Beril başını cama yasladı. Karanlık caddeyi izlerken, aklına yine Arat gelmişti. Bakışlarındaki karanlık tam bu ıssız ve tehlikeli sokakları andırıyordu.

Eve girdiklerinde ikiside yorgunluktan bitmişlerdi. İşlerini seviyorlardı lakin yorucu olduğu gerçeğini hiç bir şey değiştirmezdi.

"Selam kızlar."

"Naber kuzum? Biz yokken sıkıldın mı?"

"Bende az evvel geldim zaten. Arkadaşlarla takıldık biraz."

"İyi etmişsin canım."

"Sizden ne haber? Gününüz nasıldı?"

"Yorucu. Birde Duru'yu başka bir yere gönderiyorlar."

"Nasıl yani?"

"Poyraz isimli birisinin muhtemelen ortakları falan herhalde, neyse işte onun kafesinden eleman çıkarılmış. Yerinede Duru'yu gönderiyorlar anlayacağın."

"Harbi mi?"

"Harbi harbi."

Dolunay kısık gözlerle, tepkisiyle dalga geçen Duru'ya baktı.

"Ne bakıyorsun kızım. O kadar şaşkın söyledin ki komiğime gitti."

"Ee ne olacak peki şimdi? Kabul mi ettin?"

"Etmese miydim? Bence fark etmez. Hem bakarsın daha az yorucu bir iştir."

"Haklı olabilirsin."

"Neyse yarın göreceğiz artık. Ben artık bittim, acilen bir duş alıp yatacağım kızlar."

"Al benden de o kadar. Sabaha görüşürüz artık."

"İyi geceler."

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin