KULAK MİSAFİRİ

15.7K 1.1K 87
                                    

Beril, Arat odasından çıktıktan sonra aklı iki şeyde takılı kalmış bir vaziyetteydi. Birincisi bahçede gördüğü kadın kimdi? İkincisi Arat'ın hatırlamakla kastettiği şey neydi?

"Aman yaa! Tek tek gelin!!"

Sinirle yatağa atlayıp kafasını yastığına gömdü. Zaten o kadar çok yorulmuştu ki uykunun tatlı kollarına kendisini direnmeden bırakıverdi.

◆◆◆◆◆

Dolunay: "Kızlar size söylemem gereken birşey var."

Dolunay yüreğinde hissettiklerini artık kızlara dile getirip, üzerindeki yükten kurtulmak istiyordu. Şimdiye kadar birbirlerinden hiçbir şeyi gizlememişlerdi. En azından vampir olduğunu şimdilik söyleyemese de tabi bu onların iyiliği içindi kalbinden geçenleri anlatabilirdi. Telefonu alıp watssup gruptan yazmaya başladı.

Duru : "Ne oldu?"

Dolunay : Söylemek hiç kolay değil benim için. Ama siz kardeşimsiniz bunu daha fazla saklayamam. Sanırım ben Talha'dan hoşlanıyorum.

Duru : "oha ciddi misin? Gerçi hoşlanılmayacak adam değil ama..."

Dolunay : "Ama?"

Duru : "Senin canının yanmasını istemiyorum güzelim. Sonuçta adamın işi belli, hayran kitlesi ise oldukça belli."

Dolunay :"Çok sağol ya, acayip yardımcı oluyorsun Duru.

Duru : "Dost acı söyler bebeğim. Ayrıca şerefsiz Tuna meselesinden sonra seni tekrardan bunalımlarda görmek istemiyorum."

Dolunay :"Bende imkansız olanın farkındayım. Ama gel gör ki kendime söz geçiremiyorum."

Duru :"Peki ondan taraf birşey hissediyor musun? Yani o da sana ilgili mi?"

Gerçekten neler döndüğünü kendisi de bilmiyordu. Talha ona karşı bir his taşıyor muydu? İşte bu muallaktı.

Dolunay :"Şey.. Aslında bunun cevabını bende bilmiyorum. O çok karmaşık biri. Ve.."

Duru :"Ve?"

Dolunay :"Talha beni öptü....😶😶"

Duru :"Neee? Şaka yapıyorsun değil mi? Seni nasıl öpebilir Dolunay? Ben şimdi ona gösteririm!!"

Dolunay :"Saçmalama Duru birşey yapmayacaksın elbette!"

....

Dolunay :"Duru??? Bana cevap ver!"

Lanet olsun(!)

Dolunay hışımla yatağından kalktı saat çoktan gece biri geçmişti. Ve Allah korusun Duru'da biri tarafından görülürse??? Onun da başına böyle birşey gelsin istemiyordu. O yaşamalı ve insan olarak kalmalıydi. Kendisi gibi kan emici bir yaratık olmamalıydı. Odadan kimseye farkedilme korkusu olmadan hızla çıktı. Konu olan kardeşiydi açığa çıkmak umrunda bile değildi. Birkaç saniye içinde Duru'nun odasının kapısına gelmişti. Hışımla kapıyı açtı ve odaya girdi. Etrafa aceleyle göz attı. Telefonu yatağın üzerindeydi ve Egemen arıyordu. Telefonu eline alıp yanıt verdi.

"Duru yarın sabaha hazırlan bir yere gide..."

Dolunay Egemen'in lafını yarıda kesti.

"Egemen ben Dolunay. Duru odasında yok!"

Karşıdan Egemen'in sinirle yükselen sesi geliyordu.

"Ne demek yok! Siz kızlar yasakları çignemeye bayılıyorsunuz değil mi??"

"Bak şimdi kızıp bağırmanın sırası değil. Başına birşey gelebilir anlamıyor musun??"

"Tamam. Hemen etrafa bakalım. Bulan diğerine haber versin."

"Tamam."

Dolunay telefon elinde odanın kapısını açıp dışarıya çıktı. Bir ihtimal Talha'nın yanına gidiyor olabilir miydi? Eğer oraya gittiyse de muhtemelen Talha'yı odasında bulamayacaktı çünkü bu saatlerde nerede olduğunu kendisi çok iyi biliyordu...

◆◆◆◆

Duru odadan sinirle çıkıp Talha'nın odasına doğru yöneldi. Koridorda ilerlerken iki hizmetlinin arasındaki konuşmaya kulak misafiri oldu. Duyduğu kadarıyla Talha aşağıdaki özel salonda misafirleriyleydi. Yönünü çevirip merdivenlere yöneldi. Salondan yükselen sesleri duyduğunda oldugu yerde durup dinlemeye başladı. Çünkü hararetli bir tartışma yaşanıyordu ve şuan araya girmek gibi bir niyeti yoktu. Bu yüzden sessizce bekledi.

"Size hayır dedim!"

Talha neye bu kadar sinirlenmişti acaba? Genelde onu sakin tavrıyla tanırdı halbuki.

"Ama bakın Talha Bey, bizi de zor durumda bırakıyorsunuz. Kurtardığınız kız yüzünden iki aile arasında bir husumet olmasını sizde istemezsiniz değil mi?"

"Bunu kabul etmemi benden nasıl beklersiniz? Kesinlikle hayır! Onu kimseye vermem!"

"Talha Bey sizi anlıyorum. Gördüğüm kadarıyla ona çok değer veriyorsunuz ama bunun başka bir yolu yok. Davut Bey oğlunun ölümünden dolayı çok kızgın ve o kızı istiyor. Şimdi lütfen oturup sağlıklı bir şekilde düşünmenizi öneririm. Sizden bunu rica..."

"Birilerini bu şekilde dinlemek çok ayıp. Yoksa sana bunu öğretmediler mi?"

Duru o kadar dalgındı ki Egemen'in sesiyle yerinden sıçradı. Eğer Egemen eliyle ağzını kapatmamış olsaydı çığlığı dudaklarından dökülüverecekti. Onun gözlerine şaşkınlıkla bakarken Egemen parmağını kendi dudağına götürüp sus işareti yaptı ardından odayı gösterdi. Duru başını yukarı aşağı sallayıp onayladıktan sonra Egemen elini onun ağzından çekti.

"Benimle gel."

Duru, Egemen'in ardı sıra giderken aklı odada konuşulanlarda kalmıştı. Acaba Talha'nın hayatında biri mi vardı? Talha'nın bu kadar değer verdiği kız kimdi peki? Bunu Dolunay'a söyleyemezdi. Onu bile bile üzmeyi göze alamazdı. En iyisi şimdilik susmaktı.

Egemen'le birlikte odasının önüne geldiler.

"İçeri gir Duru."

Duru ikiletmeden içeriye girdi. Egemen de hemen arkasından odaya girip kapıyı kapattı. Parmağını kaldırıp Duru'ya doğru salladı.

"Gece olduğunda bu odadan dışarıya bir daha adım atacak olursan bacaklarını kırarım senin."

Yüzünde o an o kadar ciddi bir ifade vardı ki Duru dediğini gerçekten yapabileceğine inanmıştı. Biraz korkmuş olsa da kendini ezdirmeye hiç niyeti yoktu.

"Sen benimle bu şekilde konuşmazsın! Hele bana bir elini sürmeye kalk bak bakalım o zaman neler oluyor!"

Egemen onun bu zararsız tehditi karşısında ne kadar gülmek istesede ciddi tavrından ödün vermedi. Otorite kurmaya çalışıyordu şuan.

"Hele bir çık sen bu odadan bak bakalım yapıyor muyum yapmıyor muyum!"

Duru hiddetinden dolayi bir adım gerilemişti. Bu adam gerçekten korkutucuydu. Egemen'in arkasıni dönüp gitmesinin ardından kapıya koşup hızlıca kapattı ve kilitledi. Sanki bu onu engelleyebilecekmiş gibi...

Egemen telefonunu cebinden çıkartıp Dolunay'ı aradı.
"Duru'yu odasına götürdüm istersen bir yanına uğra biraz korkutmuş olabilirim."

"Oh çok şükür. Teşekkür ederim Egemen. Bu çok önemliydi benim için. Onu kaybedemezdim..."

Kaybetmek...

Egemen kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Telefonu kapatırken acıyla yüzünü buruşturdu. Geçmişi hatırlamak hep ona acı veriyordu.

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin