KAVUŞMA

9.3K 623 36
                                    

"Bana bak Yasir misin kimsin bilmem ama hemen söyle Duru nerede!"

"Hira sakin ol."

Zehir Hira'nın bir çılgınlık yapmasını engellemek için kolundan tuttu. Çünkü kardeşini iyi tanıyordu. Gözü döndüğü zaman önünde hiç kimse duramazdı. Gerçi karşısındaki adama gıcık olmuştu ve belki Hira'yı serbest bırakabilirdi.

"Bakın endisenizi anlıyorum ama merak etmeyin. Tekrardan söylüyorum Duru güvende."

"Lan ebesini s*ktiğimin çocuğu! İki de bir güvende güvende diyorsun! Nerede o?"

Yasir Egemen kendisine hakaret edince sinirlenmişti. Hatta normalde olsa olaylar çok farklı boyutlara ulaşabilirdi. Lakin bu binada böyle bir tatsızlık çıkmasına izin veremezdi. O yüzden sakince cevapladı Egemen'in sorusunu.

"Normalde olsa onu sana asla vermezdim ama dua et ki seni seviyor. Yoksa onu çok uzaklara götürürdüm."

"Ulan ben şimdi senin gelmişini geçmişini....."

Zehir adeta kükrercesine çıkıştı. Çünkü burada öylece beklemekten ve şu aptalca kız meselesinden fenalık gelmişti.

"Yeter Egemen! Duru'yu istiyor musun istemiyor musun? Şimdi kendine hakim ol." Sonra Yasir'e dönüp konuşmasına devam etti. "O'nu Duru'ya götür. Biz burada diğerlerini bekleriz."

Yasir Zehir'e bir bakış attıktan sonra başıyla onaylayıp arkasını döndü ve giderken Egemen'e seslendi.

"Beni takip et."

Hira'da başıyla Egemen'i onaylayınca Egemen Yasir'in peşi sıra ilerlemeye başladı ve beraberce salondan dışarıya çıktılar.

"Ben daha fazla burada bekleyemeyeceğim. Bu binada değiller mi? Arasak bulabiliriz elbet onları."

"Ya tabi zaten bu adamlar da elini kolunu sallaya sallaya dolaşmana izin verirlerdi."

"Söylesene Zehir? Sen ne zamandan beri böyle korkak bir adam haline geldin?"

"Korkak mı?"

"Ne o gerçekleri duyduğun için şaşırdığını söyleme sakın bana."

Zehir kardeşinin gaz verme çabalarıni anlasa da kendisine korkak denmesine izin veremezdi. Gözlerini devirip bir kac adım attı.

"Yürü başımın belası."

Hira yüzünde memnun bir gülümsemeyle abisiyle birlikte odadan çıktılar.

Etraftaki odalara bakınmaya başladılar. Nedense buralarda dolanan kimselere rast gelmemişlerdi. Üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldiler. Bir üst kata geldiklerinde girişte iki tane koruma bekliyordu. Korumaları rahatça halledebilirlerdi ama sorun şuydu ki sonrasında başları iyice belaya girebilirdi. Ama bir kere yola çıkmışlardı değil mi?

Zehir ve Hira girişteki korumaları etkisiz hale getirip ilerlediler. Yolda karşılarına çıkan bir kaç kişiyi de hallettikten sonra karşılarına çıkan devasa kapının önünde durdular. Hira hiç düşünmeden kapıyı açmak üzere harekete geçti. Kapı ağır hareketlerle açıldığında karşılarına içerisinde on beşe yakın vampirin bulunduğu bir toplantı salonu çıktı. On beş yüz kendilerine çevrildiğinde Hira ve Zehir öylece yerlerinde kaldılar. Masanın başında kendileriyle konuşan o vampir vardı. Keskin gözleriyle kendilerine bakıyordu. Bir kaç adım atıp davetsiz misafirlerine baktı.

"Hoşgeldiniz bizde sizi bekliyorduk." Odada ki boş koltukları göstererek "Oturun. Arkadaşlarınızda birazdan burada olurlar."

Demek bu sebeple etrafta fazla koruma yoktu. Çünkü kendilerini bekliyorlardı. Başından beri hepsi planlıydı.

Hira ve Zehir salona giriş yaptılar ve kendilerine gösterilen koltuklara oturdular. Kendilerini içeriye buyur eden vampir memnun bir ifadeyle yüzlerine baktı ve masanın başında bulunan telefona uzanıp konukların getirilmesi için emir verdi.

Hira dört gözle arkadaşlarını beklemeye başlamıştı.

"Birşeyler içmek istemez miydiniz?"

"Hayır almasak daha iyi olur. Ne zaman burada olurlar?"

Kapının tıklatılmasıyla Hira'nın içinde kelebekler uçuşmaya başlamıştı. Onun kokusunu alabiliyordu. Sevdiği adam o kapının ardındaydı. Kapı açılınca iki koruma eşliğinde Arat, Dolunay ve Talha içeriye girdiler. İyi görünüyorlardı.

Hira sevinçle ayağa fırlayıp kendisini Arat'a koşarken buldu. Ve kollarını ona sardı. Arat sevdiği kadınla göz göze geldiğinde yeniden nefes aldığını hissetti. Onu çok özlemişti. Güçlü kollarıyla onu kucakladı ve sımsıkı göğsüne bastırdı.

"Hira'm...Kokunu öyle çok özlemişim ki...."

"Ben..bende..."

Hira daha sonra kollarını sevdiğinden çekip Talha ve Dolunay'la kucaklaştı. Onları çok özlemişti.

"Dolunay, Talha siz nasılsınız?"

"İyiyiz canım merak etme."

İki kiz birbirine gülümseyip tekrardan kucaklaştılar. Daha sonra Hira yeniden Arat'ın yanına gidip kollarını beline sardı. Arat'ta sevgilisini sarmaladı ve saçlarını koklayıp usulca öptü.

"Özleminizi gidermek için bolca zamanınız olacak arkadaşlar. Rica etsem bu tarafa oturabilir misiniz? Şu işi nihayete erdirelim artık."

Hira ve Arat kızgın bir ifadeyle adama baktılar ama elden gelen birşey yoktu. Dolunay, Talha ve Arat adamın gösterdiği yere oturdular.

Görüşmeler başladığında herkes gergindi ama mevzu ilerledikçe konuşmalar daha normal bir hal almaya başlamıştı. Kendilerininde söylediği gibi istedikleri sadece bilgiydi. Onlara zarar vermek gibi bir niyetleri olmadığıysa apaçıktı.

Nihayet görüşme sona erdiğinde adam ayağa kalktı.

"İş birliğiniz için teşekkür ederiz arkadaşlar. Artık evlerinize gönül rahatlığıyla dönebilirsiniz."

Herkes derin bir nefes almıştı. Artık eve dönme vaktiydi ve üzerlerindeki kamburdan kurtulduklarında oldukça rahatlamışlardı.

"Dışarıda sizi iki araba bekliyor. Güvenle dönebilirsiniz."

Arat Hira'nın, Talha da Dolunay'ın elinden tuttu. Beraberce binadan dısarıya çıktılar. Gruplara ayrılıp araçlara yerleştikten sonra malikaneye doğru yola çıktılar.

Merhaba arkadaşlar uzun bir aradan sonra yine birlikteyiz. Finale bir adım daha yaklaştık. Umarım sonuçtan da memnun kalırsınız. Sevgilerimle...

Yazarınız GathrieL...

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin