HAVUZ KEYFİ

11.1K 745 44
                                    

Akşam çöktüğünde herkes teras katında oturmuş güzel gecenin keyfini çıkarıyorlardı. Duru başını kaldırıp yıldızlı gökyüzüne doğru baktı. Birkaç gün evvel yine böyle bir gecede kalbi acıyla sızlarken şimdi tam tersi hayatının en mutlu anlarını yaşıyordu sevdiği adamla. Sahi o günden beridir Yasir'i görmemişti. Kendisinin yanında olup acısını hafifletmişti bir nebze olsun. Yine de bir an ondan etkilenmişti gerçekten ve artık bu durum değişmişti tabiki. Kalbi acılı ve boşluktaydı. Eğer Egemen'i tanımamış olsaydı belki ona aşık olabilirdi. Ama kalbi sadece tek bir kişiye ait olabilirdi. Egemen'e...

"Sürprizzzzzz!"

"Yapma kardeşim. Kokunu iki kilometre öteden alabilir buradaki herkes."

"İşte siz vampirleri en sıkıcı yapan şey de bu."

Egemen gülümseyerek ayağa kalkıp kız kardeşini kucakladı.

"Hoşgeldin."

"Hoşbulduk. Eee parti yok mi yani?"

"Geleceğini bilseydik eğer..."

"Neyse ki artık buradayım değil mi? Ortama biraz neşe gelmesi lazım. Burası aşırı derecede romantizm kokuyor ve iyyyk kendimi titremekten alıkoyamıyorum."

"Dedi Dicle Hanım."

"Ne oldu Hiracım? Özgür olduğumu bilmek zorunuza mı gitti yoksa?"

"Hayır. Özgürlükle hovardalığın ayrı şeyler olduğunu anlayamamana üzülüyorum sadece."

"Pardon ne dedin sen?"

"Dediğimi duydun bayan hovarda."

"Senin saçını başını yol.."

"Hey hey hey kesin şunu."

Duru araya girmese iki kız birbirine girecekti ve ortaya çıkabilecek olası felaket evin yerle bir olmasına sebep olabilirdi. Bunun olmasını kesinlikle istemiyordu. Duru araya girmişti girmesine ama aralarında uçuşan olumsuz elektrik dalgası ortama çökmüştü bir kere.

Ortamdaki romantizm gerilime dönüşmeden önce Dolunay konuyu dağıtmak için acele etme gereği duydu.

"Kim yüzmek ister?"

Dolunay'ın ortaya attığı bu fikir hoşlarına gitmiş olacaktı ki ifadeler yumuşamış ve onaylayan mırıldanmalar yükselmişti.

"Öyleyse beş dakika sonra havuzun orada buluşalım. Hadi kızlar gidip hazırlanalım."

Vampir olmanın iyi taraflarından biri de üşüme derdinizin olmamasıydı.

••••••••••

"Bence bu iyi bir fikir değildi Dolunay."

"Neden? Ne oldu ki?"

Duru erkeklerin geldiği yöne doğru baktı. Derin bir iç çekip tekrardan Dolunay'a döndü.

"Senin için sorun yok tabi. Sonuçta Talha senin kocan. Ama ben Egemen'i bu halde daha fazla görmeye dayanabileceğimi zannetmiyorum. Şansen kalbime inmek üzere."

Dicle kızlara bakıp pis pis gülmeye başladı.

"Seni şehvet düşkünü kız."

"Dicle!"

"Söyle bakalım Egemen hakkında ne hayaller kuruyorsun da böyle kızarıyorsun onu görünce."

"Birgün seninde karşına biri çıkacak. O gün geldiğinde bende sana yapmadığımı bırakmayacağım görürsün."

"Çok beklersin. Benim kalbimi kolay kolay kimse çalamaz. Şahsen bugüne dek hiç aşık olmadım bilesin."

Bu lafın üzerine Hira araya girmekte tereddüt etmedi.

"Desene kız kurusu bir vampir olarak sonsuz bir hayatın olacak."

"Aman ne komik ne komik!"

"Komiklik olsun diye dememiştim. Gerçeklerle yüzleş artık."

"Başlamayın yine ya. Geceyi berbat etmek mi istiyorsunuz?"

Talha ileri atılıp Dolunay'ı kollarının arasına aldı ve dudağına tutkulu bir öpücük kondurdu.

"Talha!"

Dolunay onun dokunuşlarının etkisini hala her bir hücresinde hissediyordu. Şimdi bu yakınlık ve öpücük o dakikaları tekrar hatırlamasına sebep olmuştu.

"İkiniz kendinize bir oda bulun."

Egemen havuza atlayıp diğer bir uca kadar yüzdü. Arat'ta Hira'nın yanına oturup dudağına hafif bir öpücük kondurdu.

"Siz kızlar yine mi tartışıyorsunuz?"

Dicle umursamazlıkla omuzlarını silkti. Hira'yla atışmadıkları bir gün bile yoktu ki.

"Ben Egemen'e katılmaya gidiyorum."

Arat, Hira'nın elinden tutup onuda beraberince havuza götürdü.

"Eh bizde yüzelim bari. Sonuçta buraya bunu yapmaya geldik değil mi?"

Dicle ve Duru da diğerlerine katıldığında Dolunay ve Talha henüz birbirlerinden ayrılmamışlardı.

"Sen ne yapmak istersin sevgilim?"

"Bu cümlede bir mana seziyorum nedense."

"Senin için fesat. İstersen yinede odamıza gidip..."

Dolunay eliyle Talha'nın dudaklarını kapatıp panikle havuza baktı. Neyse ki herkes kendi halinde takılıyordu ve bu kendilerini duymadıkları anlamına geliyordu.

"Hayatım çok edepsizsin daha önce söylemiş miydim?"

Talha düşünür gibi yaptıktan sonra Dolunay'ı kendisine daha çok yapıştırdı.

"Belki bir kaç kez. Ama seni gördüğümde kendime engel olamıyorum. Çok çekici bir karım olduğunu görmek pek yardımcı olmuyor açıkçası."

"Bu kadar tatlı olmasan sana kızabilirdim."

"Ama tatlıyım neyse ki."

"Çok hemde."

Dolunay Talha'nın dudaklarına doğru uzandı ve dudakları birbirine dokunduğunda etraftakileri umursamak pekte mümkün olmadı.

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin