tape 2 : without you

1.3K 234 112
                                    

30 Kasım | 08:21 - Ev/Okul
Olaydan 8 gün sonra.

"Seni burada görmek güzel."

Dizlerimi karnıma çekip kollarımı bacaklarımın etrafına sardım.

"Bugün neyden konuşmamı istersin?"

"Yada dur. Soruyu değiştireyim. Konuşmamı ister misin?"

Hayır. İstemiyordum.

Sonsuza dek susmanı istiyordum.

"Sanırım cevabını asla duyamayacağım."

"Duymak derken, seni sevdiğimi duyduğun zamandan bahsetmek istiyorum."

"Beni herkesin önünde küçük düşürüşünden. Sadece itiraf ettiğim için."

Sessizlik.

"Lanet olası bir itiraf için."

Gözlerimle tepeden aşağıya bakarken ciğerlerim birbirine yapışmış gibi bir ağırlık gissediyordum. Tam göğsümde.

"Perşembe günü öğle arasında itiraf etmeye karar vermiştim. Öğle arası olduğunda elimde bir hediye kutusuyla koridorda önüne çıktım. Beni 'selamladın.' Etrafından asla ayrılmayan kabadayı arkadaşlarında vardı tabii.

Ne olduğunu sordun. Yalnız konuşmak istediğimi söyleyince alayla güldün. Ona söyleyeceğim şeyleri diğerlerinin karşısında da söyleyebileceğimi söyledin.

Hayır Donghyuck. Söyleyemezdim.

Bunu bile bile bana baskı yaptın. Ben de bakışlarım ayaklarımda, hediye kutusunu uzatarak söyledim.

O an o kadar utandım ki kıpkırmızıydım. Üzerimdeki gömlek elbisenin eteklerini çekiştirip duruyordum."

Bira kutusunu alıp yudumladım.

"Kutuyu elimden aldın. İçinden çıkan, almak için haftalarca para biriktirdiğim saate baktın. Uzun uzun. Bir an kabul edeceğini düşünerek mutlu bile oldum.

Kutuyu ayaklarımın önüne fırlatıp attın. Nefesim kesilmişti."

Sesi çatlıyordu.

Pişmanlığın bu kadar can yakacağını düşünmezdim.

"Bana alayla güldün. Balodan sonraki konuşmalarımızdan sonra hiç davranmadığın gibi davranıyordun."

"Neden böyle yaptın Donghyuck?"

Alnımı dizlerime yaslayıp boş bira kutusunu tepeden aşağı fırlattım.

"Lanet olsun SeoNeul!"

Titreyen ellerimi saçlarıma daldırdım. Ağlamak istiyordum ama ağlayacak cesareti toplayamıyordum.

Ağlayamazdım. Henüz değil.

"Beni ittirdin. Omzum acımıştı. Gözlerim dolmuştu. Kalbim kırılmıştı."

"Kalbimi paramparça ettiğin ilk andı Donghyuck. Sonra ise devamı geldi."

"Beni öylece bıraktın. Beni ittirip dalga geçtikten sonra. Bakışların o kadar nefret doluydu ki 2 saniyeden fazla bakamıyordum."

"Kalbimde yeşeren minik bir papatyayı öylece ezip arkana bile dönmeden geçtin."

"Seni sevdim!" Bağırdım. Duyamayacağını bile bile bağırdım.

Bağırmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu çünkü.

"Hatırlıyorsun değil mi Donghyuck? Haechan?"

"Hatırlıyorum," dedim. Bedenimi geriye, sarı otların arasına yatırıp bulutlu gökyüzüne baktım. "Hatırlıyorum."

"Sen narin bir biblo gibisin Donghyuck. Bir kere kırıldın mı asla tamir olmazsın."

"Böyle biri olmak için sebeplerin olduğuna inandım hep. Ailesiyle sorunu vardır dedim. Dışlanmıştır dedim. Ama seni diğer çocukları döverken, onların canlarını yaktığını gördüğümde gözümde giderek kırılmaz cam haline geldin."

"Biblo ise ben oldum."

"Beni bir kere kırdın Donghyuck. Ve bir daha iyileşemedim."

Uzun süre sessizlik oldu. Nefes alış verişlerini dinledim.

"Bu kaset kalbimi paramparça ettiğin içindi."

Sesi acımasızlığa bürünürken duymak istemediğim kelimeleri söyledi ve kaset sonlandı.

"3. kasede geç."

Kulaklıkları çıkarıp kenara bıraktım ve orada öylece uzanmaya devam ettim.

Beynimden binlerce düşünce geçiyordu. Nasıl bu kişiliğe büründüm? Nasıl SeoNeul'u aşağıladım? Nasıl onun gitmesine izin verebildim?

Kalbim gümbür gümbür atarken gözlerimi kapadım. SeoNeul'u hayal ettim bir anlığına. Yanımda benim gibi uzanmıştı. Gün ışığı gibi pırıl pırıldı. Saçları omuzlarına dökülürken kırmızı dudakları gülümsüyordu. Her yer sıcak ve rengarenkti. Her şey mükemmeldi.

Fakat gözlerimi açtım. Şimdi ise her yer soğuk ve renksizdi.

×××

smile_eye_queen in Last Bullet - NCT kitabına bakmanızı tavsiye ederim kızlı erkekli ve çoğu nct üyesi var ama Hansol fici çok hoş bir şey bakın yani :)

TAPESOnde as histórias ganham vida. Descobre agora