tape 7 : thinking about it

1.1K 202 112
                                    

12 Aralık | 17:32 - Çatı
Olaydan 20 gün sonra.

"Dünyayı düşün. Doğayı. Her şey birbirine bağlı... Bitkilerden tut yırtıcılara, hatta böceklere bağlı bir yaşam döngüsü var... Kartalın yılanı, yılanın kurbağayı, kurbağanın sineği yemesi gibi. Biri olmazsa tüm denge bozulur."

Çatının kenarında oturup bacaklarımı aşağı sarkıtırken SeoNeul'u dinliyordum. Gözlerim turuncu gökyüzündeydi.

SeoNeul uzun süre duraksadı. Sanki söylemek istemediği şeyler varmış gibi tekliyordu.

"Ben olmazsam dünyanın değişmeyeceğini düşünmeye başlamıştım."

İntihar.

İntiharı düşünmeye başlamıştı.

"Yumruk atışından tam 1 hafta sonra, okulun son günüydü Donghyuck. Bir eğitim yılı daha bitiyordu. Herkes gülüşüp sohbet ederken ben tüm gün oturup kitap okumuştum."

"Birkaç kişiyle vedalaşmıştım. Bir kaç kişiyle samimi bir şekilde sarılmıştım. Evet. Ama kimseyle oturup yazımın nasıl geçeceği hakkında sohbet etmemiştim."

"Karnelerimizi aldıktan sonra ise zil çaldı. Herkes koşarak bahçeye çıktı ve tüm okul defterlerini, kitaplarını havaya fırlatarak bağırdılar. Ben de gülümsedim. O an kalbim bir kuş olup uçacakmış gibi mutlu hissettim."

"Başımı çevirdiğimde seni gördüm. Sen de gülerek defterlerini atıyordun. Gülüşün o kadar parlak ve sevecendi ki afalladım. O an soğuk duvarlarının yıkıldığını sandım Donghyuck. Gözlerin ışıl ışıl bakıyordu. O kadar güzeldin ki sana koşup sarılmak istedim. Sıkıca, hiç bırakmayacakmış gibi."

"Sonra ise sen de başını çevirdin. Göz göze geldik. Gözlerindeki ışıltı gitti. Gülen yüzün yavaşça soldu. Birkaç saniyenin ardından sanki orada yokmuşum gibi başını çevirdin ve kalabalığa karışarak gözden kayboldun."

"Sanki orada yokmuşum gibi."

Hafifçe güldü. Soğuk rüzgar bedenimi titretirken gözlerimi kapattım.

"Beni o kadar görmezden geldin ki, orada hiç olmasam nasıl olacağını düşündüm."

"İntiharı düşündüm Donghyuck."

İçimden bağırmak geliyordu. Onu durdurmam gerekiyordu.

Ama artık çok geçti. Sevdiğim kızı kendi ellerimle yok etmiştim.

Ağlamaya başladım. Yaşlar hızla yanaklarımdan süzülürken yüzümü ellerime sakladım ve hıçkıra hıçkıra ağladım.

"Ben olmazsam hayat daha güzel olurdu."

"Hayır," dedim hıçkırıklarımın arasından. Parmaklarımı gözlerime bastırırken sakinleşmeye çalıştım.

"Ve kasetlerin sonuna yaklaşan nokta burada başlıyor. İntihar edişime yaklaşıyorsun."

Alayla güldü.

"Diğer kasede geç."

Kaset bittiğinde kulaklıkları kırarcasına çıkarıp yanıma fırlattım.

SeoNeul hiçbir şey bilmiyordu. Hiçbir şey bilmediği için o da gitmişti.

Eğer bilseydi gidebilir miydi peki?

×××

Çok önemli bir soru soracağım: yeni yazacağım kitapta Jeno'nun saçı sarımsı beyaz mı olsun yoksa normal siyah saçı mı olsun?

KARAR VEREMİYORUM İKI TÜRLÜ DE MÜKEMMEL ÇOCUK.

TAPESWhere stories live. Discover now