after : my heart may break, i am a human too you fatass

1K 201 42
                                    

10 Aralık | 10:32 - Okul
Olaydan 18 gün sonra.

Arkama dönmeden geldi ve karşımdaki sandalyeye oturdu. Elindeki çikolatasını yerken ben de sütümü elime aldım. "Defolup gitsen çok iyi olurdu."

"Evet, hislerimiz karşılıklı," dedi Jeno ağzı doluyken. Ardından koyu renk saçlarını geriye ittirdi. "En azından ikimiz de yumruklaşmıyoruz."

"Evet," dedim ve gülümser gibi oldum ama kendimi durdurdum. Hayır, Jeno ile yakın olmayacaktım. Bir daha eskisi gibi olmayacaktık.

Soğukluğumu korudum. "Neden geldin?"

Jeno çikolatasının son parçasını ağzına attı ve çöpünü masaya koydu. Lacivert örme kazağına sarılırken omuzlarını silkti. "Fotoğraftan sonraki tepkini ölçeyim dedim. Sonuçta o benim eski kız arkadaşımdı."

Gözlerimi kısarak ona baktım. "Evet, eski." Sonra ise durumun tuhaflığıyla elimi saçlarıma daldırdım. "Tanrım, ölü bir kız için kavga ediyoruz."

"Ne oldu? Fotoğraftan sonra baya modun düştü," dedi Jeno.

"Kalbim kırılabilir, ben de insanım değil mi göt kafalı?"

Birden sertçe çıkıştığımda şaşırdı. Cevap vermedi. Gözlerimi ondan kaçırıp süt kutusunu alıp bitirene kadar içime çektim.

Birden bire hislerimi açığa vurmam onu şaşırtmıştı. Normalde hayatta böyle bir şey yapmazdım. Arkadaşken bile yapmazdım.

Ah evet, biz arkadaştık. Hem de çok yakın arkadaşlardık.

Boş kutuyu masaya bırakırken hala bana bakıyordu. Kalbim gerçekten incinmişti.

Kollarımı birleştirip başımı sola, cam duvara çevirip rüzgarda savrulan ağaçlara baktım.

Hislerimi açığa vurmadığım için beni duygusuz sanıyorlardı.

Oradan insan gibi durmuyor muydum? Yoksa onlar fazla mı mükemmeldi de haberim yoktu?

"Haechan." Jeno ciddi ve kısık bir sesle seslendi. Dönmedim. Cevap da vermedim. Neden buradaydı ki? Zaten bozuk olan moralimi daha da bozmak için mi? Benden bu kadar mı nefret ediyordu?

"Donghyuck."

Gerçek ismimi söylediğinde ona döndüm. Yüz ifadesi karmakarışıktı. Üzgün, öfkeli, pişman ve aklı karışmış gibi bakıyordu.

"Neden bu hale geldik?" Gözlerimi tekrar kaçırdım. "Biz dosttuk Hae. Şimdi ise birbirimizi boğmak istiyoruz."

Cevap vermedim.

"O olay sadece bir kazaydı. Hiçbirimizin suçu değildi." Derin bir nefes aldı. "Ama birbirimizi suçladık. Kendimizi suçladık. Ve düşman olduk."

"Ben bunu istemedim Haechan."

Sandalyemi sertçe geriye ittirdim. Ne diyordu bu Tanrı aşkına?

Birkaç saniye bakıştık. Ardından hiçbir şey demeden kantinden hızlı adımlarla çıktım.

Evet, biz arkadaştık. Ama o eskidendi. 2 cümleyle geçmişi bana unutturamazdı.

Henüz değil.

TAPESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin