tape 3 : kissing lips

1.2K 224 128
                                    

4 Aralık | 18:00 - Okul
Olaydan 12 gün sonra.

"Tanrı eğer bizi dünyaya ders almamız için yolladıysa neden intihar ediyoruz? Yada bu dersi almak için ne gibi bir hata yaptık?"

Yumuşak sesi kulaklarımı doldururken gözlerim tam karşıda, yolun diğer tarafındaki kaldırımın üzerindeki yaprakları dökülen meşe ağacındaydı. Zaman gerçekten de çabuk geçiyordu.

"Ne hata yaptığımı o günkü davranışından sonra düşünüp durdum Donghyuck."

Sesinin arkasında birkaç tıkırtı sesleri daha yükseliyordu. Sanırım bir şeyler yapıyordu.

Pardon, yapmıştı.

"Bulamadım. Ama bir nedeni olduğundan emindim. O kadar süredir iletişim halindeydik, seni çok iyi tanımıştım."

Biraz bekledi. Öksürdüğünü ve burnunu çektiğini duydum. Bu kasetleri ne sıklıkla kaydetmişti? Gün gün mü? Hafta hafta mı? Belki de tek günde.

"O gün o kadar kalbim kırıldı ki okuldan kaydım ve eve erken gittim. Tüm gece ağladım. Anneme artık okula gitmek istemediğimi bile söyledim." Güldü. "Fakat ertesi gün yine kendimi okulda buldum. Senin geçtiğin koridorlardan uzak durdum. Öğle arasına sen gittikten sonra çıktım. O kadar utanmıştım ki."

"Birkaç kız gelip bana cidden senden hoşlanıp hoşlanmadığımı sordular. Onlara evet dedim, ne diyebilirdim ki?"

Çenemi avcuma yaslayıp yerdeki taşı ayağımla dürttüm.

"Yazık, okulun kabadayısını seviyor. Aynı bu şekilde sözler duydum arkamdan. Tüm gün boyunca. Sırf o yüzden tenefüste sınıftan çıkmadım. Neyse ki o gün ortak dersimiz yoktu."

"Ama bana dönüp 2 defa bakanlar vardı. Sırf popülersin diye insanlar beni yargılamıştı. Bu kız mı? Pfft, Haechan'ın reddetmesine şaşmamalı."

Son cümleler kalbime ağrı saplanmasına neden olurken taşı tekmeledim. Beklemeden devam ediyordu.

"Son derse girmek için zil çaldığında matematik dersim için sınıfa girdim. Sınıfın yarısından fazlası çoktan gelmiş, arkadaşlarıyla konuşarak tenefüsün bitmesini bekliyordu. Ben de sırt çantamı en arkadaki sırama bırakarak tekli sıraya oturdum. Defterime bir şeyle karalarken kalemim elimden yuvarlanıp yere düşmüştü."

"Almak için kalktığımda sınıfa sen girdin. Ve beklemeden bana doğru ilerledin. Sınıftakiler sana bakarken sen önüme geldin ve beklemeden beni öptün."

Sessizlik oldu. Gözlerimi kapadım. Anılar beynime mürekkep gibi dağılırken kalbim tekliyordu.

Hatırlıyordum. Hem de her bir saniyesini. Sınıfın arkasında dikilen ürkek beden gözümün önündeydi. Minik gözleri bana döndüğümde ve dudakları aralandığında kendimi anın akışına bırakıp onu öpmüştüm. Ona çok kızgındım. O kadar öfkeliydim ki onunla bir oyuncak gibi oynamıştım.

Ne yapmıştım böyle?

İki elimi de saçımdan geçirirken çenem titriyordu ama gozümden hiç yaş akmıyordu.

"Bir şey yapamadım. Her yerim kilitlenmişti."

Güldü.

"İlk düşündüğüm şey neydi biliyor musun? Wow, çok güzel öpüşüyor."

Gülümsedim.

"Beni neden öptün Donghyuck? Sevdiğin için mi?... Hiç sanmıyorum."

"Ama o an beni sevdiğini düşündüm."

"Hah... aptallık etmişim. Değil mi?"

"Sen beni asla sevemezsin çünkü."

O an kulaklıkları fırlatıp atmak istedim. Saçmalıyordu. Hiçbir şeyden haberi yoktu.

Onu seven bendim. O beni asla sevmemişti.

"4. kasede geç."

Bu yüzden ondan bu kadar nefret ediyordum.

×××

SeoNeul ve Donghyuck arasında neler olduğunu merak ediyorsunuz değil mi? Lol henüz öğrenemeyeceksiniz.

((:

TAPESWhere stories live. Discover now