throwback : last glance

951 187 102
                                    

20 Kasım | Okul
Olaydan 2 gün önce.

SeoNeul tarih sınıfına giriş yaparken gözleri cam kenarında, en arka sırada oturan gruba takıldı.

Donghyuck'un bordo saçları dağılmıştı. Üzerinde köprücük kemiklerini belli eden, yakası açık bir kazak ile siyah yırtık pantolonu vardı. Kalın dudakları konuşurken kıvrılıyordu. Gözleri gülümserken kalemle çizilmiş gibi kısılıyordu.

SeoNeul üzerindeki şortu çekiştirerek gözlerini çocuktan ayırdı. Duvar kenarına, en arkadaki tekli sıraya ilerlerken zil çaldı.

Birkaç dakika sonra ise sınıfa nöbetçi öğretmen girdi. "Tarih öğretmeni hasta. Serbestsiniz. Ama çok ses çıkartmayın."

Birkaç kişi günün yorgunluğuyla uyudu, bazıları fısıltıyla konuşuyordu. Bazıları telefonlarıylaydı. Donghyuck'un grubu da hararetli bir şekilde konuşuyordu.

SeoNeul tarih defterini açtı ve birkaç çiçek resmi karalamaya başladı.

Donghyuck ile uzun zamandır konuşmamıştı. Göz göze geldiklerinde ikisi de bakışlarını kaçırıyordu. Yan yana bile durmuyorlardı.

SeoNeul ne zaman onu görse kalbi acıyordu. Tek nedeni onu sevdiği değildi. Onu özlüyordu.

Nedenini bilmiyordu. Mesajlaştıkları zamanları özlüyordu. Beraber koridorda selamlaştıkları zamanları. Hayatları renklerle dolu olduğu zamanları özlüyordu.

Şimdi ise hayatı solan bir çiçek gibiydi.

SeoNeul defterini karalamaya devam etti. Çiçeklerin üzerini karaladı. Hiçbir şey çizmek istemiyordu. Artık hiçbir şey yapmak istemiyordu.

Okul bitiş zilinin çalmasına 2 dakika kadar kaldığında Donghyuck'un grubunda isminin söylendiğini duydu.

Başını çevirmedi, duymamış gibi defterini toplamaya başladı fakat onları dinliyordu.

"SeoNeul hakkında ne düşünüyorsun Hyuck? Geçen sene biraz tuhaftınız."

SeoNeul saçlarını at kuyruğu yaptı ve kalem kutusunu toparladı.

Donghyuck'un alayla güldüğünü duydu. İçi gerginlikten kasılıyordu.

"SeoNeul mu?" Donghyuck alayla konuştu. Ve devam etti. "Bir avuç çöpten daha değersiz bir orospuyla işim olmaz."

"Vuhuu!" Arkadaşları gülmeye başladığında SeoNeul'un sadece nefesi kesilmişti.

Elindeki kalem kutuyu sıkarken kalbi paramparça olmuştu. Gözleri yaşlarla dolmuşken başı zonkluyordu.

Bir avuç çöpten daha değersiz bir orospuyla.

Zil çaldığında eşyalarını çantasına tıkmaya başladı. Göz yaşları yanaklarından çenesine doğru yol alıyordu.

Çantasını hızla sırtına attı. Göz yaşları süzülürken burnunu çekti ve ayağa kalkarak kapıya ilerlemeden önce son kez Donghyuck'a döndü.

İkisi de göz göze geldiğinde Donghyuck'un bakışları değişti.

O bir saniyelik anda Donghyuck'un zihninde bir çok soru oluştu. Duymuş muydu? Demek ki duymuştu. İçi sıkıntıyla dolarken şaşkındı da. Neden ağlamıştı? Donghyuck sinirleneceğini düşünmüştü.

Duysun istememişti.

O bir saniye içinde, dediklerinden pişman oldu. Hem de çok.

SeoNeul ise o bir saniyede ona dolu dolu bakmıştı.

Çünkü Donghyuck'u son görüşüydü.

SeoNeul hızla sınıftan çıktığında Donghyuck arkadaşlarına tek kelime etmeden çantasını ve montunu alarak sınıftan fırlamıştı.

SeoNeul koşuyordu. Donghyuck da onun peşinden koşmaya başladı. Birkaç kişiye çarptı ama bir şey demedi. Pişmandı. Özür dilemeliydi.

"Sikeyim! Cidden..." Kendine küfrederken kızı takip etmeye devam ediyordu. Neden öyle bir şey demişti ki? Ne düşünüyordu.

Okulu geride bırakana kadar onu takip etti. SeoNeul durduğunda Donghyuck ağacın arkasına saklanarak onu izledi. Koşmaktan nefes nefeseydi.

SeoNeul yere çöktü ve dizlerini kendine çekerek gökyüzünü izlemeye başladı. Yağmur bulutlarıyla dolu gökyüzünü.

Kızın çocuğun orada olduğundan haberi yoktu. Donghyuck ağacın arkasında saklanarak onu izlemeye devam ediyordu.

Özür dile, dedi kendini cesaretlendirerek çocuk. Hadi özür dile mankafa! Öyle demek istemedin! Onu kırmak istemedin!

Donghyuck ellerini yumruk yaparak kendini gaza getirmeye çalışırken SeoNeul kalkmıştı.

Donghyuck'un tek bir şansı vardı.

Fakat Donghyuck kendini cesaretlendiremeden SeoNeul arkasını dönüp uzaklaşmıştı bile.

Bu, Donghyuck'un SeoNeul'u son görüşü olmuştu.

×××

Evet son görüşleri de yazdık hehe.
Son kaset 55. bölümde olacak kitap da 59-60. bölümde falan biter sanırsam.

TAPESTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang