throwback : punching

1.1K 200 101
                                    

Haziran | Okul
Olaydan 5 ay önce.

3 kişi beraber toplantı salonundan çıktılar. SeoNeul Jeno'ya döndü ve elini omzuna koyup dostça ovaladı. "Teşekkürler Jeno."

Jeno da gülümsedi ve kızın saçlarını karıştırdı. "Ben önden gidiyorum, sınıfım 2. katta."

"Tamam," dedi SeoNeul. Jeno arkasını döndü ve merdivenlere ilerledi.

SeoNeul karidorda ağır adımlarla sınıfına ilerleyen Donghyuck'a döndü. Sinirleri tekrar yükseliyordu.

Donghyuck ise kızla muhatap olmak istemiyordu. Bugün mezarlığa ziyarete gitmesi gerekiyordu ve morali bozuk olsun istemiyordu.

"Ya Lee Haechan!"

Arkasından duyduğu sesle gözlerini kapadı ve koridorun ortasında durdu.

SeoNeul ona yaklaştı. Önüne geldi ve çikolata kahvesi gözlere bakarak konuştu. "Konuşmalıyız."

Donghyuck dudaklarını sinir olmuş bir şekilde birbirine bastırıp ofladı. "Seninle konuşacak bir şeyim olduğunu sanmıyorum."

Fakat SeoNeul bu sefer onu dinlemeyecekti. Donghyuck onu dinleyecekti.

Donghyuck'u bileğinden yakaladı. Sıcak parmakları oğlanın bileğini sıkıca kavrarken kapıya yürümeye başladılar.

Donghyuck öfkeyle bileğini kızdan çekti. Kendini ne sanıyordu bu?

Kızın omzuna omzunu çarptırıp okulun kapısından çıktı. Beraber arka bahçeye yürüdüler.

SeoNeul durduklarında kollarını göğsünde birleştirdi. Eskiden ona hayranlıkla bakan çikolata kahvesi gözler şimdi alayla bakıyordu.

"Ne istiyorsun?"

"Neden yalan söyledin?"

Donghyuck alayla güldü. "Bunun için miydi yani?"

SeoNeul öfkeden güldü. Önüne gelen saçlarını eliyle geriye atarken dağınık at kuyruğunu çekiştirdi.

"Neden yalan söyledin Donghyuck?"

"Seni ilgilendirmez." Donghyuck umursamazca söyledi. SenoNeul ise alayla güldü. Gerçekten psikoloji bozulmuş gibiydi. Vücudu hala ayakta kaldığı her saniye çığlıklar atarken bir şerefsize laf yetiştirmek berbattı.

"Beni ilgilendirmez mi?" SeoNeul tekrar güldü. Eliyle gozlerini ovuşturdu gülerken. Sabrı tükeniyordu. "Ah doğru. Ölümüne dövülen kişi ben değildim değil mi? Hem de senin yüzünden?"

"Saçma sapan konuşup duruyorsun," dedi Donghyuck ve gözlerini devirip okula gitmek için yöneldi.

SeoNeul bu sefer onu elinden yakaladı. Parmakları Donghyuck'un elini sardığında ikisinin de kalbi küt küt atıyordu. SeoNeul'unki sinirdenken, Donghyuck'un kalbi heyecandan atıyordu. Elektrik akımı tüm bedenine dolmuştu. Ama tüm bu olanlar 1 saniye sürmüştü.

Donghyuck sertçe elini çekti. Ağzını açacakken SeoNeul konuşmaya başladı.

"İnsanların hayatını mahvetmekten zevk mi alıyorsun? Herkesi dövüp üstünlük tastlayarak bir bok elde edemezsin! Korkağın teki olduğun için böyle davranıyorsun sen! Korkulacak biri olduğun için değil!"

Donghyuck da bu sefer sinirleniyordu. Gergince güldü.

"Şimdi de gülüyor musun? Hayatımı mahvettikten sonra hala gülebiliyor musun?" SeoNeul oğlanı omuzlarından ittirdi. Kızın sinirden sesi titriyordu, gözleri dolmuştu. "Ne tür bir psikopatsın ha? Yalancı, korkak, şerefsiz." SeoNeul giderek oğlana yaklaşıyordu. Donghyuck sinirden yumruklarını sıkıyordu. "Sen. Sen busun Lee Donghyuck. Şerefsizin önde gidenisin."

"Haddini aşıyorsun."

Donghyuck bağırmamaya çalışıyordu. Kendini tutmaya çalışıyordu. Fakat SeoNeul sinirle güldü ve ona inanamıyormuş gibi baktı. "Haddimi mi aşıyorum?"

Donghyuck gerilemedi. SeoNeul onu omzundan ittirdi. "Haddimi aşıyorum. Ne yapacaksın? Ne yapacaksın ha? BENİ DE DİĞER HERKES GİBİ PATAKLAYACAK MISIN HA?! HADİ DURMA O HALDE! YENİ ZEVKİN KIZLARI DÖVMEK DEĞİL Mİ? HADİ!"

SeoNeul sesini yükselttiğinde Donghyuck için son damla olmuştu.

Kızı sol eliyle yakasından kavradı ve sağ eliyle sertçe yüzüne yumruğunu geçirdi.

Kızın yaralarla kaplı zayıf bedeni yere savruldu. Yarası yeni kabuk tutmuş elmacık kemiği tekrar kanamaya başladı. Gözlerinin önünde siyah noktacıklar uçuşurken bedenini oturur pozisyonda tutan kolları titriyordu.

Donghyuck kıza doğru yaklaştı. "EĞER BİR DAHA GÖZÜME GÖZÜKÜRSEN SENİ ÖYLE BİR YUMRUKLARIM Kİ CESEDİNİ ALMAK İÇİN AİLENİ ÇAĞIRMAK ZORUNDA KALIRLAR!" Yüksek sesiyle birden bağırdığında kız ürktü. Sesi bahçede yankılandı. Donghyuck burnundan nefes alıp verirken gözlerinden ateş çıkıyordu.

"Bir daha sakın gözüme gözükme."

Ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.

SeoNeul eliyle yanağından akan kanı sildi. Göz yaşları süzülürken burnunu çekti. Bedeni o kadar titriyordu ki kriz geçirdiğini sandı. Sırtını duvara yaslayıp sakinleşene kadar dakikalarca orada oturdu.

Donghyuck ise arkasını döndüğü ilk saniyede pişman olmuştu. Fakat artık geri dönüşü yoktu.


×××

NCT DREAM'in albümü mü.kem.mel.

my page favorim sanırım yatıp kalkıp onu dinleyeceğim.

TAPESWhere stories live. Discover now