tape 4 : bullying

1.2K 223 215
                                    

7 Aralık | 18:30 - Park
Olaydan 15 gün sonra.

"Merhaba Haechan."

Yumuşak tınısını duyduğumda gözlerimi kapattım.

Birkaç saniye sessizlik oldu. Araba seslerini de duyuyordum.

"Bir önceki kaset o kadar da önemli değildi aslında. Diğer kasetlere göre o kadar basit kaldı ki pembe bir hata gibi duruyor."

"Ama bu sefer öyle değil."

"Şu an neredeyim? Tahminin var mı? Araba seslerini duyuyor olmalısın."

"Hayır..." dedim fısıldarcasına. Sağ ayağımı yere bastırıp çok hafifçe salıncağı sallamaya başladım.

"Bir çetenin beni dövmelerine göz göre göre izin verdiğin yerdeyim."

Okulun arka bahçesi.

Anılar karanlık zihnimde mürekkebin suda dağılışı gibi dağılırken dişlerimi sıktım.

SeoNeul derin bir nefes aldı.

"O gün asla unutamayacağım bir gündü Donghyuck. Cumaydı, üzerimde kremrengi bir tulum elbise vardı. İçimde de beyaz bir tişört. O günün güzel olduğunu düşünüyordum. Öğretmenler beni övmüştü ve koridorda yanımdan geçerken bana bakıp hafifçe gülümsemiştin."

Evet, gülümsemiştim. O gün gerçekten de ışıl ışıl parıldıyordu. Onu kim baksa gülümsüyordu.

Bir çiçek gibiydi ve ben o çiçeği ezip geçmiştim.

"Günün sonunda okul binasından çıktım. Kulaklıklarımı çantamdan çıkarmak için durmuştum."

"Sonra ise 5 kız yanıma geldi. Hepsi kısa şortlar giymiş, makyajlı kızlardı. Sakızlarını patlatıyorlardı."

"Bir şey demeden beni arka bahçeye sürüklediler."

"Onlara durmalarını söyledim. Çantamı alıp içini yere boşaltıp eşyalarımı tekmelediler. Bir kızı ittirmek için hareketlendiğimde grubun lideri olan kız bana tokat atmıştı."

"Bana seni sordular Donghyuck. Nasıl olur da seni sevebiliyormuşum? Bu halimleyken."

"Nasıl olur da... bir sürtük senin gibi birini öpebilirmiş?"

"Onlara beni senin öptüğünü söylediğimde karnıma yumruk attılar."

"Nasıl olur da iğrenç dudaklarımı senin güzel dudaklarına değdirebilirmişim?"

Dişlerimi daha çok sıktım.

"..."

"Onlara durmalarını söyledim."

"Vurmamalarını söyledim."

"Onlara senin beni öptüğünü söyledim."

"..."

"Ama..."

"Kim senin gibi bir sürtüğe inanır dediler. Donghyuck. Senin dikkatini çekebilmek için ne yaptığımı sordular."

"Her cümlelerinde saçlarımı çektiler. Eteğimi kaldırdılar. Beni ittirdiler."

"Bana her gece... senin altında olup olmadığımı sordular Donghyuck."

Gözlerimi sımsıkı yumarken sinir tüm vücuduma yayılıyordu.

"Sonra seni fark ettim Donghyuck. Uzakta, bir ağaca yaslanmış bizi izliyordun. Hiçbir şey yapmadan."

"Neden onları durdurmadın?"

Sesi ağlayacak gibi çıkarken ellerimi yüzüme bastırdım. Neden onları durdurmamıştım? Neden bir grup orospunun masum bir kızı dövmelerine izin vermiştim?

"Ve beni dövmeye başladılar. Saçlarımı o kadar sert çektiler ki birkaç telin ellerinde kaldığına emindim. Beni sertçe ittirip yere düşürdüler. Karnıma tekme attılar. Üzerime çıkıp beni yumrukladılar. Cimcirdiler. Kollarım ve bacaklarım tırnak izleriyle kaplanana kadar."

"Üzerime tükürdüler. Yerdeki taşlar dizlerimi kanattı. Elbisemi çıkarmaya çalıştılar. Eteğimi kaldırıp her yerimi morarttılar."

"Sense orada öylece durup izledin Donghyuck."

"Bir bebek gibi acıdan ağlarken ve yardım isteyerek sana bakarken, sen yalnızca orada izledin."

"Sonra ise arkana bile bakmadan öylece gittin."

Derin bir nefes aldı.

"Bu kaset beni yüz üstü bıraktığın içindi Donghyuck."

Sessizlik.

"Diğer kasede geç."

Gözlerimi açıp kararmış gökyüzüne baktım.

Kulaklıkları çıkarırken sıktığım dişlerimi gevşettim.

Önemli yerleri atlamıştı.

Kızlar onu döverken birden gitmeleri, onlara gitmelerini bağıran Jeno sayesindeydi.

Neden her seferinde onu atlıyordu?

TAPESWhere stories live. Discover now