after : fight

887 191 89
                                    

18 Aralık | 14:08 - Park
Olaydan 26 gün sonra.

"Lee Jeno! Sikeyim. Bekle dedim sana!"

Bana dediği son şeyden sonra koşar adımlarla okuldan çıkmıştık. Benden daha hızlı yürüyordu. Okulu tamamen geride bırakırken ona yetişmek için koşmaya başlamıştım.

Kasetleri de getir demişti. Kasetlerden haberi vardı.

Kasetlerden nasıl haberi oluyordu?

Sinirliydim ve oldukça şaşkındım. Piç kurusu biliyordu, ne zaman kulaklıkla olsam bana bakarken yakalıyordum. Biliyordu ve bana hiçbir bok söylememişti.

Ağaçlık bir parka girdiğinde koşarak ona yetiştim.

"Bana cevap verecek misin?!" Bağırdım, ne yapacağımı bilmiyordum.

Cevap vermedi ve ilerlemeye devam etti. Sonunda ağaçlarla çevrili, kimsenin olmadığı açık park yerine geldiğimizde dayanamadım ve çantamı yere fırlatıp onu sırtından ittirdim.

Tökezledi ve sinirle gülerek bana döndü. "Ne halt ediyorsun?"

"Asıl sen ne halt ediyorsun? Söylediğin şey de neydi öyle ha?!" Bağırdım. Çantasını yere fırlattı ve saçlarını geriye attı.

"Duymadın mı? Tekrar söylememi ister misin?"

"YAH LEE JENO!" Sertçe ittirdiğimde o da beni ittirdi. Kollarını savurup montunun yakalarına yapıştım. "Benimle dalga geçme."

"Sağır mısın lan?!" Birden bağırıp beni ittirdi.

"Kasetleri başından beri biliyor muydun?!"

"Evet! ÖZÜRLÜ MÜSÜN?! İLAÇLARDAN SONRA DÜŞÜNME ÖZELLİĞİNİ Mİ KAYBETTİN?!"

Her cümlede beni ittirdi. Dişlerimi sıkıyordum. Kollarını tekrar savurdum. Fakat bu sefer de sol yanağıma yumruğu geçirdi.

"Sen," dedi nefes nefese. Ben ise ona doğru öfkeyle baktım. "Tam bir orospu çocuğusun."

"Öyle mi?" Dedim ve ona doğru adımladım. Geri adım atmadan tam gözlerimin içine bakarken sağ elimle yakasını tutup diğer elimi yumruk yaptım. "Sanırım orospu çocuğu olmak şerefsiz olmaktan daha iyi."

"Bunu bana bir katil mi söylüyor?"

Dediği şeyle birkaç saniye bakıştık. Ve birden gözlerim karardı. Öfke, tıpkı bir volkan gibi yükseldi ve patladı. Yumruk yaptığım elimi yüzüne yapıştırdım. Geriye savruldu.

Güldü. "BAŞINDAN BERİ BİLİYORDUM LEE DONGHYUCK!"

Onu ittirdim. Yere düştü. Elinin tersiyle patlayan dudağını silerken nefes nefeseydim. Yanına gidip üzerine oturdum. Yakalarını tutup yüzünü yüzüme yaklaştırırken sağ yumruğumu tüm gücümle çenesine geçirdim.

Beni üzerinden ittirdi ve bu sefer o benim üzerime oturdu. Yumruğunu sıkarken öfkeyle bana baktı. "Hatta senden bile önce biliyordum! O kasetler SeoNeul kendini senin yüzünden attığında YÜRÜYEREK Mİ GELDİ SANIYORSUN HA?!"

Yumruğu suratıma geçirmeden onu ittirdim. Kolunu ters çevirirken yanıma yere düştü. Hemen doğrulup ayağımla kaburga boşluğuna sertçe tekme attım. Öksürürken güldü ve aniden ayak bileğimi tekmeleyerek beni yere düşürdü.

Tekrar üzerime çıkıp beni yumruklarken onu ittirmeye çalışıyordum. Yumruğunu tuttum. İkimiz de tüm gücümüzle birbirimizi ittiriyorduk.

"NEDEN HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEDİN O ZAMAN PİÇ KURUSU?!" Sonunda onu ittirdim, ayağa kalktı ve montunu çıkararak elinin tersiyle kanamaya devam eden dudağını sildi. Elmacık kemiği morarmıştı. Saçları birbirine girmişti.

Vücudumdaki acıyla inliyerek doģruldum ve ben de montumu çıkarıp yere attım. "Neden söylemedin ha?"

"Ne deseydim? Sikeyim, lanet olası hoşlandığım kızı öldürdün! ÖLDÜĞÜ GÜN BENİ KULEYE GELMEM İÇİN ARADI!" Beni ittirdi.

"GİTTİM! SABAHIN KÖRÜNDE ONUN İÇİN GİTTİM! FAKAT O YOKTU! ALMAMI SÖYLEDİĞİ PAKETİ ALDIM VE EVE GİTTİM! BANA BIRAKTIĞI NOTU OKUDUM!"

Jeno ağlamaya başladı. Fakat hala öfkeyle bağırarak beni ittiriyordu.

"NOTTA KASETLERİ AÇIKLADI! İNTİHAR ETTİĞİNİ YAZMIŞTI! ONU ARADIM! AİLESİNE TELEFON AÇTIM!" Sesi ağaçlar arasında yankılanırken benden 4 adım geriye gitti. Göz yaşları yanaklarından çenesine süzülüyordu. "AMA AÇMADILAR! O ÖLMÜŞTÜ ANLIYOR MUSUN?!"

Yerdeki montunu sertçe tekmeledi. Yere çöküp ellerini yere yasladı.

"O ÖLMÜŞTÜ! BEN ÖFKELİYDİM! SENDEN NEFRET ETTİM! RENJUN OLAYINDAN SONRA DAHA ÇOK NEFRET ETTİM!" Hıçkırıyordu. Bedeni ağlarken sarsılıyordu. Sırtımı ona dönüp iki elimle yüzümü ovuşturdum. Yere, dizlerimin üzerine çökerken çenem titremeye başladı.

"O gitti Donghyuck," dedi hıçkırıkları arasında. Ben de ağlamaya başladım.

Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken devam etti. "O gitti ve yapabileceğimiz bir şey yok!"

Ellerimle yüzümü kapatırken kendimi ağlamamak için sıkıyordum.

"Bunca zaman içimde tuttum. Sen, giderek kötü bir hal aldın. Sikimde değildin," dedi. "Ama onu düşünmeyi bırakamadım Hyuck! Her gece kabuslarıma giriyordu! Biraz daha erken gitseydim onu durdurabilirdim diye düşündüm. Ama durduramazdım... O çoktan kararını vermişti."

Dudaklarımdan hıçkırık sonunda koptuğunda kendimi durduramadım. Kastığım bedenimi salarken ağlıyordum. Hıçkırıklarımı yutmaya çalışırken yumruklarımı sıktım ve yere yumruk attım.

"Neden böyle yaptın Donghyuck? Bu kadar acımasız olmak zorunda mıydın?"

"Hepsi benim suçum," diye fısıldadım.

Sessizlik olurken ellerimi yüzümle kapattım.

Hepsi benim suçumdu. Jeno haklıydı.

Birkaç saniye sonra Jeno kalktı. Eşyalarını aldı ve tek kelime etmeden oradan ayrıldı.

Bense orada kaldım. Saatlerce.

×××

Kitap bitmek üzere artık. :,)

TAPESDonde viven las historias. Descúbrelo ahora