20 - Bar

57.5K 2.2K 392
                                    

Medya : Ateş var..

... iyi okumalar...

Telaş.

Endişe.

Panik

Ve daha anlamlandırmadığım hisler.

Kuşkusuz, ensemdeki sıcak nefesin sahibi Ateş'ten başkası değildi. Duygusuz sesi ve daha da yakından o koku onun olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Tuttuğum nefesim ile birlikte hareketsiz kalmaya devam ederken Ateş hiçbirşey söylemiyor; hemen arkamda varlığını koruyordu. Sıcaklığını bütün uvuzlarımda hissederken arkamı dönmeye onunla yüz yüze gelmeye cesaret edemiyordum.

Ateş'in burada ne işi vardı ki, saniyeler birbirlerini kovalarken ben öylece donmuş bir vaziyette duruyordum.

"Hazan" diye fısıldadı bu sefer. Enseme doğru, bel kemiğimden yukarı doğru hızla çıkan o elektrik akımını andıran his beni titretirken aldığım nefes boğazımda parçalara ayrıldı.

Şaşkın bir şekilde arkamı dönerken Ateş'in hemen dibimde olduğunu farkettim. Siyah bir pantolon ve siyah bir deri ceket giymişti. Ceketin altında giydiği siyah tişörtle birlikte öylesine uyumlu ve hoş görünüyordu ki bir an afallandım. Kahvenin en güzel tonuna sahip saçları dağınık dururken bir kaç tutamın alnına düşmüştü.

"Efendim" diye homurdandım. Ele tuttulur cinsten olan şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak, "burada napıyorsun?"

"Hava alıyorum" diye cevap verdi. Umursamaz bir sesle. Bana doğru bir adım attı cebinden sigara paketi çıkararak.
"Bizi takip mi ettin?" diye sordum ruhsuz bir sesle. Bir dal sigarayı paketten çıkartıktan sonra paketi geri cebine koyarken bana baktı ve tek kaşını kaldırdı.

"Hayır," dedi düz bir sesle sigarasını yakarken.
"Yani tesadüf diyorsun" diye sordum imalı bir sesle.
"Bilmem sence?" Diye sordu. Soruma soruyla cevap vermişti sigarasından derin bir nefes çekerken.
"Bence tesadüf değil," deyip Ateş'in maviliklerine baktım.
Ateş kendini beğenmiş bir edayla dumanı ağzından azat ederken duman Ateş ile aramda bir sis perdesi oluşturdu. Dumandan rahatsız olduğumu belirterek dumanı elimle savurdum.
"Kesinlikle" dedi dudağının bir kenarı alayla kıvrılırken.

"Peki madem neden geldiğini sormamda bir sakınca yoktur umarım." Diye sordum usul bir fısıltıyla.
"Canım istedi geldim." Dedi net bir sesle.
Ateş'e bir süre anlamayan gözlerle baktım egosu yine tavandı hayır yani anlamıyorum bu ne kendini beğemişlikti. Tamam kabul ediyorum hoş çocuk hatta mükemmel derecede hoş çocuk ama bu kadar kibir de olunmaz ki. "Kendini beğenmiş ego yığını" diye fısıldadım. Bunu o kadar küçük bir fısıltıyla söylemiştim ki Ateş'in anlamayan gözlerle bana baktığını anlayınca duymadığını farketim. 'Ne' der gibi başını saladı.

Başımı iki yana salayarak, "yok birşey, gitsem iyi olacak kızlar bekliyorlarda" diye saçma bir açıklama da bulundum. Neden bilmiyorum ama bir an önce burdan gitmek istiyordum.

Ateş'in cevap vermesine dahi fırsat vermeden hemen geldiğim gibi demir kapıdan gitmeyi planlayıp tam Ateş'in önünden geçip kapıya varacaktım ki, birden dibime kadar geldi ve bileklerimi tuttu. Ben daha ne olduğunu anlamadan onun gözlerinin içine bakıyorken buldum kendimi. Karşı koymaya çalıştım ama her ne kadar çırpısam da o gerçekten kuvvetliydi. Uzun ve güçlü parmakları bileklerimi tıpkı bir kelepçe gibi yakalamış, kıskacı altına almıştı.

"Ateş" diye söylendim, "napıyorsun bırak beni,"
"Şşştt" diye fısıldadı yakıcı bir gerçeklikle. "Bırak beni" dedim inatla kolumu sıktığını görünce. Kalbim endişeyle çarpmaya başladı, geri çekilmeye çalıştım ama elleri bileğimi daha sıkı kavradı, parmaklarının izinin tenimde kaldığından yana hiçbir şüphe barındırmıyordum içimde, gözlerimi gözlerine diktim. Birkaç saniye gözlerinin içine baktım. Ama onun gözlerinin içinde en ufak bir nefret kırıntısını barındırmıyordu. Peki nefret etmiyorsa bu yaptıkları neyin nesiydi böyle?

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin