51 - Davetsiz Misafir

42.2K 1.2K 869
                                    

Media : Jack hamsey - the way

Başlama saatinizi buraya bırakmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başlama saatinizi buraya bırakmayı unutmayın.

Hayatı hep somut bir nesne olarak gördüm. Belki de öyle görmek istediğim içindi. Ya da bu şekilde mutluluk kapılarını açabileceğime olan inancım içindi bilmiyorum ama bugün öğrenmek istiyordum.

Hani bazen insan onlarca düşünce tarafından delirebilir ya şuan bende tam böyleydim. Kendimi delirecekmiş gibi hissediyordum. Sanki gizli bir güç tarafından beynim ablukaya alınmış gibi düşüncelerimle resmen savaşıyordum.

Kabul ediyorum hayat bana çiçekli yollardan yürüyebilmem için şans tanımadı ama dikenli yollardan da yürümemi gerektirecek birşey yaşatmadı. Bazen sevincimi hüzne dönüştürdü ama bazen de hüznüme sevinç katabildi. Insanın önce acı ardından tatlı birşeyler yemesi gibidir. Yavaş yavaş kanatır ama insana bir ömür yetecek deneyimler kazandırır.

Kum torbasının bir sağa bir sola salanmasına aldırmaksızın yumruk atıyordum. Şuan nefes nefese kalmış olsam bile buna aldırmaksızın kum torbasına vurmaya devam ediyordum. Sanki her vuruşumda içimdeki öfkeye öfke katıyordu ve daha kararlı olmamı sağlıyordu.

O gece depoda duyduklarım hala kulaklarımda çınlıyordu. Içimdeki öfkenin yoğunluğu şehirleri yakacak türdendi. Yanıp kül olsa bile külleri yeniden alevlenmeye hazır gibiydi.

"Hayırdır olimpiyatlara mı hazırlanıyorsun?" Arkamda duyduğum sesle birlikte kum torbasını yumruklamayı bırakıp iki elimle yanlarından tutarak sabit durmasını sağladım.

Arkamı dönmesem bile bu sesin Doğan'a ait olduğunu biliyordum. Muhtemelen şuan bana çok kızgındı. Birkaç gün ortadan öylece kaybolmamın hesabını soracaktı ve benim ona cevabım ne olacaktı bilmiyorum. Ona karşı dürüst olup herşeyi anlatmalı mıydım yoksa abim gibi ona da inandırıcı bir yalan bulup onu o yalana inandırmalı mıydım hiç bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey vardı o da ailemin katilerini bulmak ve onlara gerektiği cezayı vermekti.

Omuzumun üzerinden Doğan'a baktığımda kapı pervasına yaslanmış, iki eli cebinde pür dikkat beni izliyordu. Siyah takım elbisesiyle yine her zamanki resmiyetini takınıyordu bakışlarında alaycılık vardı.

"Aslında bu tempoyla bir ay daha çalışırsan en iyi boksörü bile yenebilirsin." Bakışlarında şüphe vardı sanki bir şeyi anlamak ister gibi.

"Istersen önce bir musabaka yapalım ha ne dersin?" diyerek karşılık verdim gözlerim tamamen alay doluydu.

Doğan kaşlarını çatarak bana doğru bir iki adım atmaya başladı. O kararlı adımlarla bana yaklaşmaya çalıştığında ben yine boks torbasını yumruklamaya başladım. Şu anda Doğanla girebileceğim herhangi bir tartışmayı hiç çekecek durumda değildim. Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden elimden geldiğince çok şeyle gerekli gereksiz ne varsa herşeyi yakıp yok etmek istiyorum.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin