50 - Minik sevgilim

40.2K 1.5K 251
                                    

Media : Akın - seni çok seviyorum

Bazen elini tutan bir el olduğunu düşünmek bile yeterdir gülümsemen için.
Parmak uçlarının parmaklarına dokunması yeterdir güven duyman için.

Bazen varlığıyla yanında olamasa bile sözcükleriyle ruhuna dokunması yeterdir yanında hissetmen için.
Bazen sadece seni anlaması, ya da hiç konuşmadan saatlerce dinlemesi, belki de gözlerini kırpmaksızın gözlerinin içine bakması yeterdir günün tüm stresini unutturmak için.

Bazen yerinde söylenen ufacık bir sözcük, sihirli değnek gibidir tüm bakış açını değiştiren, bazen de ufak bir sevgi dokunuşudur seni sevgiyle bütünleştiren.

Ve aşk bazen aynı anda özledim demektir birbirinden habersiz,
Bazen de konuşmadan anlaşabilmektir sessiz sessiz.

Yeri gelince tutkuyla susmaktır belki de kim bilir...

Ben hala Ateş'in kucağında oturmuş birbirimize sarılı vaziyette duruyorduk. Ne o birşey söylüyor ne de ben sessizlik aramızda eşsiz bir melodi gibiydi. Açıkçası şimdi bu durumda olmaktan şikayetçi değildim. Bazı şeyleri anlamam için düşünmeye ihtiyacım vardı.

Anlatıkları tekrar aklıma geldi. Hala fazlasıyla şaşkındım annesinin ölümü, yaşadıkları... çok zor şeyler yaşamıştı. Bu kadar duygusuz olması normaldi aslında. Kim küçücük bir çocukken annesinin ölümüne dayanırdı ki hele ki o yaşlarda...
Anne sevgisine en çok da o yaşlarda ihtiyaç duyulurken o küçücük bir çocukken anne sevgisinden yoksun büyümüştü. Onun kalbinin bu kadar acı dolu olduğunu bilmem, benim de canımı acıtıyordu. Içinde kağıt kesiği gibi oluşan ince ama derin bir sızı oluşmuştu. Anlattıkları kulaklarımda cınladıkça sızı safa çok artıyordu.

"Iyi misin?" Diye sordu Ateş aramızdaki sessizlik onun fısıltısıyla son bukurken.

"Evet" diye karşılık verdim.

Benim ona sormam gereken soruyu o bana soruyordu. Iyi olması gereken kişi oydu. Sonuçta hiç haketmediği şeyleri yaşamış, çocukluğunu yaşayamamıştı.

Bunları yaşamış olma düşüncesi aklıma geldikçe volkanlar kaynıyordu yüreğimde.

"Ne düşünüyorsun?"

"Seninle yıldızları izlemeli bir günün hayalini kuruyorum" diye bahane uydurdum. Oysa gözlerim kapalı bir vaziyette Onu düşünmekten başka ne düşünebilirdim ki.

Gözlerimi açtığımda onun gözlerinin de açılmış ve yüzümü süzüyor olduğunu gördüm. Bana böyle bakması hiç hayra alamet değildi. Sanki ben yarışmanın inanılmaz şanslı galibi değil de, ödülüydüm.

Bakışlarımız bir an birbirine kilitlendi. Gök mavisi gözleri; öyle derindi ki, ruhuma kadar herşeyini görebileceğini düşündüm.

Ateş'in cevap vermesini beklerken o hiç ummadığım birşey yapıp beni kucağına aldığı gibi ayağa kalkarak çıkış kapısına doğru yürümeye başladı.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum fısıltıyla.

"Hayalini gerçekleştirmeye" diye karşılık verdi.

Ondan sonra birşey demedim başımı göğsüne gömüp o anın tadını çıkarmaya başladım.

Kısa bir süre sonra sahil kenarına gelmiştik. Ateş'in evi hemen denizin karşısında olduğu için sahil kenarına gelmemiz uzun sürmemişti.

Sahil kenarına geldiğimizde beni yere indirmişti. Çıplak ayaklarım yere değdiği anda hissettiğim soğukluk düşüncelerimi bölmüştü. Esen rüzgar, denizin uğultusu hayatı duymak gibiydi. Gözlerimi kapattıp bu eşsiz tadın keyfini çıkardım.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz