Lacivert

998 99 72
                                    

Şarkıyı açmayı unutmayın canlarım..💞 iyi okumalar!

Bilmediğim her şey bir olup, zaten
çözemediğim hayatımı daha da bilinmezliğe sokmak için beni buldu.

Adının Deniz olduğunu bildiğim çocuk, benim adam gibi güç bile uygulamadığım itmemle dengesini kaybetti. Arkasındaki masaya kafasını öyle sert vurdu ki, hayatım boyunca kulaklarımın dinleyeceği bir zulüm olacağını düşünememiştim.

Bir ruh, böyle kolay terk edebilirdi işte bedeni. Ne olduğunu anlamadan, sen daha fark edemeden tüm hayatın böyle kararabilirdi. Gökyüzünden yeryüzüne inen bir kar tanesi, kozasından çıkan bir kelebek ya da gözümün önünde bedeninden ayrılan bir ruh... Şimdi anlıyorum hepsi aynı şeydi. Hepsi evini terk ediyordu aslında.

Çığlık attığımı, kütüphane görevlisi de benimle birlikte bağırınca fark ettim. Ayaklarımın dibinde kanlar içinde yatan bir çocuk ve ambulansa yol tarif eden şoklar içinde bir kadının arasında kalmış; sakın ölme, diye mırıldanırken. Aslında ölmüş olmayı dileyeceğini de bilemezdim. Ölmesini istemiyordum, birinin elinden yaşama hakkını almayı kabullenemezdim. Ben katil olmak istemiyordum...

Vücudumdaki her hücre ayaklanmış derimin altında dans ediyormuş gibiydi. Acı dolu bir karıncalanma sardı her yerimi. Ne gözlerimi yerdeki bedenden alabiliyor, ne ağzımı açıp herhangi bir tepki verebiliyordum. Sadece bitsin istiyordum, bitsin ve ben yine kendi yalnızlığıma geri döneyim istiyordum. İçimde bir yerlerde, bir daha asla böyle bir şey olmayacağını fısıldadı. O sesin haklı olduğunu biliyordum. 

Kaç dakika durdum öyle, kaç dakika boyunca hareket etmekten men edildim bilmiyorum. Yaklaşan siren sesleri beni daldığım paralel evrenden çıkardı sanki. İrkilerek kendime geldiğimde yanımdaki kadının hıçkırarak ağladığını gördüm.

Atlattığım şokla beraber düşünceler zihnime akın etmeye  başlamıştı. Hızlıca çocuğun yanına eğilip kafasına baktım. Düşündüğümden daha kötüydü. Kafasını çarptığı yerden oluk oluk kan akması bir yana nefes aldığından da şüpheliydim. Ben sırada ne olduğunu düşünürken koluma değen elle irkildim.

"Ne yapıyorsun?" Kadın sonunda kendine gelmiş olmalı ki ağlamayı kesmişti.

"Gömleğini ver hemen!" Bir taraftan elimle çocuğun kafasına bastırırken diğer taraftan nefes alıyor mu diye dinlemeye çalışıyordum.

Kadın ikiletmeden dediğimi yapıp gömleğini çıkardı. Elime aldığım gömleği topak haline getirip kadına verdim. "Bak bunu tam buraya bastır. Kanamayı yavaşlatmamız lazım." Kadın elleri titreyerek gömlekle çocuğun kafasına bası uygulamaya başladı. Ben de artık nefes almadığından emin olduğum çocuğun önüne geçip henüz hiç tecrübe etmediğim ilk yardım bilgimle kalp masajına başladım. Ellerim o kadar titriyordu ki üst üste getirmekte zorlandım. Soğukkanlı olmak, böyle durumlarda sahip olduğum bir şey değildi ama yapmam lazımdı. Birinin hayatı da belki bana bağlıydı. 

İşe yarar mıydı, yoksa çok mu geç kalınmıştı bilmiyordum. Tek bildiğim eğer ölürse bir daha asla kendimi affetmeyeceğimdi. Bu vicdan azabıyla nasıl yaşanır bilmiyordum, insan böyle bir şeye alışabilir miydi?

Kendi hayatının kontrolünü kaybetmek, şarampole yuvarlanan bir arabanın içinde kalmaya benziyordu. Ne içinden çıkabiliyordum ne de içinde kalabiliyordum. Sadece izliyordum. Yaralı mı kurtulacaktım, yoksa her gün birilerini acıtan bu dünya beni içinde istemiyor muydu artık? Bilmiyordum.

Ben kendi hayatımda bir izleyiciydim. Kontrol benden çoktan gitmişti.

Yanımdaki kadın hıçkırarak, "Galiba öldü." dedi. 

GÖKYÜZÜNÜN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin