Kehribar

289 32 193
                                    


Selamlar! Size dediğim kitabın diğer şarkısı bu canlarım. Muhakkak açın. Hatta imkanınız varsa kulaklıkla dinleyin üç boyutlu şarkı etkisi daha çok olur mdeodöeodkıd Neyse iyi okumalar öpüldünüz💞

Kalbimin üstünde biriken ağrı, ellerimi titretti. Yaşamaktan kaçtığım her şey yine dönüp dolaşıp sonunda beni bulmuştu. Geçmiş, kirli ellerini uzun zaman sonra ilk defa boğazıma dolamış, nefesimi kesiyordu. Gözlerimi, karşımda şaşkınca beni inceleyen bedenden ayıramadım.

Buradaydı işte.

Onun yüzünden aylarca acı çekmiştim ama o hiçbir şey olmamış gibi bana bakıyordu.

"Sse- Sen?" Zihnimde olan onca karmaşanın arasından dudaklarımdan sadece tek kelime firar etmişti. Sesimin titremesini engellemek için kastığım bedenim, büyük bir krizin eşiğinde gibiydi. Kendime, burada olduğumu hatırlatmak ister gibi avuç içlerime tırnaklarımı geçirdim.

"Yağmur?" dedi uzun zamandır duymadığım sesi. Senelerdir aklıma getirmemek için savaş verdiğim o ses, şimdi ismimi dillendiriyordu. Gergin olduğunu belli eder duruşu, ben ona cevap vermedikçe daha çok gerildi.

Hiç değişmemişti.

Hala özenle yaptığı belli olan siyah saçları taranmış bir şekildeydi. Koyu kahve gözleri şaşkın bir şekilde beni inceliyordu. Zamanında masum bulduğum bakışları, şimdi sadece midemi bulandırıyordu.

"Yağmur." Dedi yine. Ne diyeceğini bilemediği yüzünden belli olan bir ifadeyle. İşin kötüsü, ben de bilmiyordum. "Babamla buraya iş için gelmiştik. Ben seni tesadüfen gördüm." Kendini açıklamak için girdiği çabaya yüzümü buruşturdum.

Bir şey dememeliydim. En iyisi buydu. Buradan çekip gitmeliydim. Hemen dışarıda ailem dediğim insanlar, zor kazandığım yaşama sevincimin sebepleri vardı. Onların yanına gitmeli ve onu unutmalıydım.

Yine...

Delici bakışlarımı gözlerinden çektim. Bir şey dememi beklediğini biliyordum ama ona istediğini vermeyerek kapıya doğru hareketlendim. Buna izin vermeden önüme geçti. Yüzünde daha öncede gördüğüm pişmanlık dolu ifadesiyle,"Lütfen." Dedi. "Bir kere dinle. Ben..." Derin bir nefes alıp gözlerini yumdu. "Ben çok özür diledim, yine de dilerim. Yağmur ben seni mahvettim, biz seni mahvettik..."

Boğazıma oturan düğümü hafifletebilirmiş gibi yutkundum.

Evet, siz beni mahvettiniz.

"Çekil." Kurumuş dudaklarımdan çıkan ikinci kelime beni bile şaşırttı. Anlatacakları, umurumda değildi.

Soğuk bir kış sabahı kalkıp kapımda o bisikleti görünce yaşadığım kalp kırıklığını, anlatacağı hiçbir şey hafifletemezdi.

"Tamam git. Seni zorlayamam." Dedi önümden çekilirken. Bakışları parlak zemine kaydı. Arkamı dönüp gideceğim sıra, yıllar sonra içimdeki kapanmaya yüz tutmuş yarayı kanatacak o cümleyi kurdu.

"Ben seni sevmiştim."

"Ben seni sevmiştim."

Üç kelime...

Artık bir anlamı olmayan ama zamanında dudaklarından duymak için yanıp tutuştuğum üç kelime. Yüzümde acı dolu bir gülümseme ile kafamı döndürdüm. Yüzümdeki ifadeye afalladığını görmemle gülümsemem büyüdü. İşaret parmağımı göğsüne doğrultup direkt gözlerine baktım.

"Sen." Dedim emin bir sesle. "Sevgini sahiplenip, kendi kararlarını verebilecek bir adam değilsin." Cümlemle gözlerindeki ifade değişti. Bu öfke değildi. Haklı olduğumu biliyordu.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin