Yeşil

562 70 70
                                    




Yedinci ev- Dolunay

Ed sheeran- The a team

Şarkıyı açmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayın canlarım...💞 iyi okumalar!

Okyanusları düşünün. Ucu bucağı olmayan, derinlerinde karanlığa can veren okyanusları... Korkutucular. Derinlere gidemezsin çünkü ayakların yere değmez. İnsan ise hep böyledir. Ayaklarının her zaman yere basmasını ister. Hissetmek, ayakta olmak ister. Bu yüzden korkar derinlere açılmaktan. Belki de açılacağı derinlerde ışığın gizli mabedine tanık olacak. Belki de ayaklarını yerden kesecek gücü, kendi içinde bulacak. Ama hayır, yine de cesaret edemez. Edemeyiz.

Çünkü ışığa giden yol her zaman önce karanlıktan geçer.

Karanlık ise, her zaman derinlerdedir...

"Demek yarın çıkıyorsun ha?" Sena'nın Savaşa yönelttiği soru ile ben de ona baktım. Yarın... Elimi değsem, erişebileceğim kadar yakın bir zaman dilimi. Yarın Savaş çıkacaktı, hayatın önüme bıraktığı kötü sürprizlerden biri daha beni bulmazsa.

Savaş kafasını sallayarak, "Çıkıyorum." Dedi. O gün beni yemek yemem gerektiği ile ilgili tehdit ettikten sonra pek konuşmamıştık. Yanımızdaydı, bizimle yemek yiyor hatta bahçeye çıkıyordu. Ama gözlerine bakınca kafasının çok uzaklarda olduğunu anlayabiliyordum. Beni önemsemesinin gerçek sebebini bilmiyordum. İlaç getirip yemek yemem gerektiğini söylüyordu ama onunla bir şey konuşmak isteyince kendini kaçırıyordu. Belki de sadece masum bir insanın burada olması onu rahatsız ediyordu. Belki de ben başından beri boşu boşuna başka sebepler arıyordum.

Can kaşlarını çatarak doğruldu. Sarı, kıvırcık saçları birbirine dolanmıştı. Neden sürekli güldüğünü şimdi daha iyi anlıyordum sanırım, ciddi olmak ona yakışmıyordu. "O şerefsizler ne olacak?"

"Bugün gidecekler." Bakışlarımı yerden çekip Savaş'ın ciddi çehresine döndürdüm. "Emin misin?" Nedense öylece gideceklerine inanamıyordum. Bazı şeylerin kolay olacağı düşüncesi, bende uzun zamandır bulunmuyordu.

"Evet eminim. Bahçe saati bitince transfer gerçekleşir." Kendinden emin bakışlarını büyük grubun üstünde gezdirdi. Onlardan çekinmediği açıktı. Hatta kavga etmeye yer arıyor gibiydi.

Derin bir nefes alıp onu onayladım. Kafamda başka bir düşünce daha vardı ama dile getirip getirmeme konusunda kararsızdım. Biraz düşündükten sonra aklımda kalacağına onlara söylemeye karar verdim."Erensoylar yeni birilerini bulacaktır. Kullandıkları bir iki kişinin gitmesi onlara engel olmayacak."

"O zamana kadar dönmüş olurum." Kaşlarım şaşkınca havalandı. O kadar hızlı olması imkansızdı.

Sena kafamdakileri duymuş gibi sorumu Savaş'a yöneltti. "O kadar hızlı mı?"

"Umarım." Savaştan bu sözü duymak tuhaftı. Genelde hep kendinden emin konuşurdu.

"Bakın ne diyeceğim, madem bugün beraber son günümüz. Hadi bir şeyler oynayalım." Savaş bu fikre anında gözlerini devirdi. Ben ise kocaman gülümsedim. Güzel olabilirdi, kaç gündür başımıza gelen olaylar hepimizi aşırı bunaltmıştı.

"Tam bir çocuksun bebeğim." Can kollarını Senaya sararak kendine çekmişti ki Sena hemen kendini Can'dan kurtarıp kaşlarını çattı. Ben bu bakışına, 'Trip atarım.' bakışı diyordum. Çünkü Can asla hayır diyemiyordu. "Sadece çocuklar mı oyun oynar, top getiriyorum sakın bir yere kaybolmayın." Arkasını dönerek ilerlediği an, bir şey hatırlamış gibi geri döndü. Parmağını Savaş'a doğrultup, "Özellikle sen." Diye hırladığında gülümsemiştim.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIWhere stories live. Discover now