Su Yeşili

541 61 87
                                    


James Arthur- Falling like the stars

Şarkıyı açmayı unutmayın canlarım...💞 iyi okumalar!


Artık biliyordum. Ne yaparsam yapayım, bir şekilde hep eksilecektim. 

Sevecektim, eksilecektim.

Güvenecektim, yine eksilecektim. 

Ağlayacaktım, daha sonra geriye eksilecek bir şey kalmadığını fark edecek ve yok olacaktım. Kendimi bu şekilde kaybetmek istemiyordum. Yüzümdeki gülümsemenin, solup giden çiçeklerin ölü bedenleri gibi üzerinden geçilsin istemiyordum. Birileri artık beni fak etsin, yerde yatan o bedeni ayağa kaldırsın istiyordum. 

Ben aslında sadece nefes almak istiyordum...

İçimdeki ses fısıldamaya başladı, zar zor kazandığın güvenin şimdi ne alemde?
Göz kapaklarımı zorlayan yaşların sebebi; yine kırılan güvenim mi, yoksa artık huzurla bir yemek yiyememek miydi?

Onu bile bilmiyordum.

Sesimi ifadesiz tutmaya çalışarak konuştum. "Bu yeni bir şey değil, ama senden istemeleri..."

Emre gerçekten çökmüş gözüküyordu. Erensoylar, bana zarar vermek için diğer insanları da mahvedebileceklerini tekrar kanıtlamış oldular. "Oturabilir miyim?" Masada herkes bir anda suskunlaştı. Savaş'ın ateş saçan bakışları Emreyi delip geçerken her an bir şeye karşı tetikte olduğunu hissettim.

"Otur." Dedim kafa karışıklığı ile. Ne diyeceğini merak ediyordum.

"Bana güvenmediğini farkındayım ama sana zarar verecek olsam bunu sana söylemezdim." Dedi bakışlarını bana çevirerek. Haklı bulduğumdan bir şey demeyip devam etmesini bekledim.

"Her şey büyük grubun dağılması ile başladı." Dedi önce, sesindeki tanıdık bıkkınlığı hissettim. "Ziyaret günü daha önce hiç görmediğim biri geldi, önce çok bir şey istemediğini sadece seni huzursuz etmek istediklerini söyledi. Neye uğradığımı şaşırdım, ben ikizimle birlikte yaşıyordum buraya gelmeden önce." Direk olarak bana bakıyor, masadaki kimseyle ilgilenmiyordu.

"Sadece seni huzursuz etmek istediklerini söylediler..." Benim zaten huzurdan uzun zamandır uzak olduğumu bilmeden yaptıkları bu teklif, neredeyse beni güldürecekti.

"Hiç kimseye durduk yere zarar vermem, hele de bir kıza asla. Dediğim gibi bir an ikizimi düşündüm ve hemen reddettim."

"Ama durmadılar." Dedi Savaş Emreyi bölerek. Sesi o ilk günkü soğukluğuna kavuşmuştu. Onu uzun zaman sonra bu şekilde görmek içimde bir yerleri acıttı. 

Emre onu onaylayarak devam etti. "Durmadılar, beni Aslı ile tehdit etmeye başladılar." Yüzündeki hüzünlü ifadeden, Aslının ikizi olduğunu anladım. "Başta sadece fotoğrafını çekmemi istediler, mecburen kabul ettim." Fotoğrafların nereden geldiği şimdi anlaşılıyordu. "Sonra seninle tanıştığımız gün, sorgusuz sualsiz benimle konuştun, güldün..." Ellerini tekrar saçlarına gömdü.

Savaş'ın derin bir nefes aldığını fark ettim. Durumdan hoşnut olmayan bakışları Emreden bir an olsun çekilmemişti. Bakışlarımı ondan çekip kahvaltımın midemde kalması için derin nefesler aldım. 

"Dün yapamayacağım bir şey istediler, özellikle de senle tanıştıktan sonra hiç yapamayacağım bir şey..."

"Ne istediler?" Savaş ve Can'ın aynı anda yönelttiği soru ile ben de Emre'ye döndüm. Emre tereddüt eder gibi gözlerini kapattı. Bu hareketi ile içimdeki korku harlandı. 

GÖKYÜZÜNÜN DANSIWhere stories live. Discover now