Pembe

689 73 90
                                    




Halsey- Sorry

Şarkıyı açmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayın canlarım... İyi okumalar💞


Hepimizin bir karanlık tarafı olduğuna inanıyordum. Tüm insanların aslında saklamak için çabaladığı, üstüne bir sürü yaşanmışlık bindirdiği bir karanlık tarafı vardı bence. Benim de öyleydi. Kafamı kaldırdığımda beyazı değilde siyahı gördüğüm ilk an anlamıştım bunu. Bu karanlığın bazen dışarı çıkmak için çabaladığını hissediyordum. Sanki artık beni terk etmek istiyordu. Belki de karanlığıma veda edersem ben de hayatın renklerini tanıyabilirdim, kim bilir? Peki ya o karanlık olmadan yaşayamazsam, ya her şey için geç kalmışsam?

Bir şeyleri düşünmeden, sadece normal bir şekilde geçirdiğim üç gün geçmişti. Hiçbir sorun yoktu, buraya alışmaya başlamıştım. Tek sorun ciddi uyku problemleri çekmemdi. Gözlerimi ne zaman kapatsam, Denizin yerdeki bedeni kabuslarıma konuk oluyordu. Her gün en fazla dört saatlik uykuyla her şey normalmiş gibi davranmaya çalışıyordum, bu beni uykusuzluktan daha çok yoruyordu. Savaş iki gün sonra buradan çıkıp, davamı araştıracaktı. Kafamda bunu döndürmem ile yüzümde yine o gülümseme peyda etti. Birileri belki de ilk defa hayatımda benim için böylesine çabalayacaktı. Hem de hiç tanımadığım biri...

O günden sonra, Savaşa yanımızda yemesi için ve bahçede bizimle oturması için iki defa teklif sunmuştum. Ama her seferinde beni reddedip her zaman ne yapıyorsa onu yapmaya devam etti. Tek başına gökyüzü izlemeye... Bunun bize özel bir şey olmadığını biliyordum. İnsanlarla konuşmak istemiyordu. Kendini bizimle vakit geçirmekten kaçırıyordu. Bir sebebi olduğunu biliyordum ama ne olduğunu tahmin etmem mümkün değildi.

"Dünyada Yağmura, dünyadan Yağmura-" Bakışlarımı yerden çekip Cana döndürdüm. Karşımda çatık kaşlarla bana bakıyordu.

"Dalmışım ya." Dalgın bakışlarımı bu sefer yemek yiyen Sena'nın üzerinde sabitledim. Onda da bir durgunluk vardı bugün.

"Fark ettik onu." Dedi Sena ona baktığımı anlayarak. Benim ona soracağım soruyu o bana sordu, "Ne düşünüyorsun yine?"

"Sadece..." Derin bir nefes alıp hala beni izleyen yapılı kıza baktım. İki masa ötemizdeydi. Bu konuyu bizimkilere açmaya bir türlü fırsat bulamamıştım. Hatta açıp açmamak konusunda emin değildim. "Sizce başarabilecek mi?" Ne kastettiğimi biliyorlardı. Üç gündür başka bir şey düşünemiyordum  zaten. Buradan çıkma düşüncesi bana çok uzak geliyordu.

Sena kafasını salladı."Bakışlarındaki kararlılıktan sonra, kesinlikle evet derim."

"Umarım." Dedim. "Boşuna umutlanmak istemem." Onlara kaçamak bir gülümseme gönderip ayağa kalktım.

"Ben bir lavaboya gidiyim. Gelirim yemek saati bitmeden yanınıza." Biten tepsimi de alıp kapıya doğru gittim. İçerisi yine uğultular ve insan kalabalığı ile çalkalanıyordu. Masaların hepsi ya ikişerli ya da üçerli gruplarla tıka basa doluydu. Onların haricinde büyük bir grup vardı. İçinde takipçimin de olduğu o grup... Tepsimi bırakıp merdivenlere yöneldim. Savaş bugünde yemeğe gelmemişti. Keyfi isteyince geliyor, istemezse odasında duruyordu. İçeriye telefon da sokabildiğine göre imkanları düşündüğümden daha iyi olmalıydı. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorduk. Sormamız için asla fırsat vermemişti.

Ortak tuvalete giden koridora girdiğimde herkesin aşağıda olması sebebiyle içerisi bomboştu. Adım seslerim bile duvarlara çarpıp tekrar bana geri dönüyordu. Bir anda, hemen arkamdan gelen nefes sesi ile durdum. O kadar yakından geliyordu ki, tüylerim diken diken oldu. Arkamı dönmemle kocaman bir cüsse ile karşı karşıya kaldım. Bu çocuğu daha önce görmüştüm, malum grupta...

GÖKYÜZÜNÜN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin