Camgöbeği

378 40 194
                                    


Selam dostlarım! Siz okumaya başlamadan uyarımı yapayım ben. Bu bölüm en uzun bölümüm. Ayrıca en karışık bölümüm. Bugün Yağmurun doğum günü dostlarım. Ona çok güzel bir gün bahşettim. Sonunda yine acı çekeceği, ama hiç unutamayacağı bir gün bahşettim. Çok güleceği, ama çok ağlayacağı bir gün... 2k çok bir şey değil belki. Ama bir kişiye bile dokunabildiysem bu 2k kişiden, o zaman başarılı olmuşumdur. Sizi seviyorum, iyi okumalar şimiden... (Bölüm sonunda bana kızmayın lütfen🤭) vee tabiki şarkıyı açmayı unutmayın...💘

CAMGÖBEĞİ

Yarını düşünmek, insanı delirtebilir. Tıpkı dünü düşünmenin parçalayabileceği gibi. Önemli olan bugün değil mi aslında?

Her zaman bugün oldu.

Çekebileceğim acılara o kadar odaklanmıştım ki, aslında şuan acı çektiğimi hep kaçırdım. Delirdim... Tıpkı çektiğim acıları düşünüp, parçalandığımı fark edene kadar.

Belki de hatam buydu başından beri. Anı hiç yaşayamamıştım. Hep yarını düşünmüştüm, hep geçmişi düşünmüştüm. Bugünü hep es geçmiştim.

18 Nisan 2020. Keşke anı doya doya yaşasaydım dediğim, aynı zamanda keşke hiç yaşamasaydım dediğim bir gün. Hem gülüp hem ağlayabildiğimi çok iyi kavradığım bir gün...

Koskoca bir on dokuz yılın üstüne, yeni bir yaşa merhaba demek istemiştim sadece. Yirmi yaşımı gülerek selamlamak, yanımdaki insanlarla bunu yaşamak istemiştim... En büyük hayranlığıma bakıp "Bunu hak ettik." Diye fısıldamıştım. Ama yirmi yaşım geldiği gibi, benden bir dostumu almış ve en büyük hayranlığıma teslim etmişti.

İçimdeki bitmek bilmeyen düşüncelere rağmen sustum. Dilime vurduğum kilit, yaşadıklarıma rağmen açılmadı. Bağırmak istedim aslında. Herkese bağırmak, hesap sormak istedim. Ama sustum... Dünya dönmeye devam etsin, enkazın altında yaşamaya devam edebileyim diye yine sustum.

                                                                                                                     Bugünkü Yağmur'dan gelecekteki Yağmura...

**

"Yağmur şu telefonun sesini kapat artık yeter!" Uykulu gözlerle yataktan doğrulup, susmayan telefonumu elime aldım. Hemen yanımda yatan Sena ise söylenerek uykusuna devam etti. Normalde bunu yapan kişi olarak bu duruma güldüm.

"kimden sabah sabah ya? Bırak, sonra cevap ver uyuyalım hadi." Telefonumda gördüğüm onlarca bildirime kocaman bir kahkaha patlatınca Sena çatık kaşları ile kalktı.

"Neye gülüyorsun bu kadar?" Gülmekten ağrılar giren karnımı tuttum."Bu çocuk yemin ederim öldürecek bir gün beni!" Sena dayanamayıp telefonu elimden çekti ve mesajları okumaya başladı. Aynı benim gibi okudukça sırıtmaya başlıyor, aynı zamanda sitemle kafasını sallıyordu. Kafamı eğip tekrar mesajlara bakınca Senayla aynı anda gülmeye başladık.

    Can kişisi sizi "Can'ın güzelleri ve Savaş"    Grubuna ekledi.

Can: Selam güzellerim! Uyanın artık çok uyudunuz.

Can: Savaş sen üstüne alınma kardeşim. Sen benim güzelim değilsin. Seninle aramızda daha farklı bir çekim var YAKIŞIKLIM... Biliyorsun sen;))

   Gece mavisi kişisi gruptan ayrıldı.

"Savaşa acıyorum." Sena da dayanamamış olmalı ki yorganı üstünden atıp uyandığını belli etti. Ben ise gülmemi bastırmaya çalışıp mesajları okumaya devam ettim.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIWhere stories live. Discover now