Bordo

465 55 106
                                    

Şarkıyı açmayı unutmayın canlarım..💞 iyi okumalar!

Bir şeyi o kadar içten isteyince, o kadar bekleyince ellerinden gidecek diye çok korkarsın ya hani. İşte özgürlüğüm de öyleydi, o kadar kırılgan ve naif...

Yüzünde uzun zaman sonra gerçek bir tebessümle annemi gördüm. İçeride geçirdiğim zamandan sonra, onunla aramdaki tüm tabuları yıkma kararı almıştım. Çünkü öleceğini  düşünürken bile, adını söylediğin bir insanla arana mesafe koyamazdın. Annen ile arana mesafe koyamazdın, Erensoyların bana kattığı en büyük gerçek buydu belki de.

"Kızım!" Kollarımı anneme sarmamla, o huzur verici kokusunu içime çektim. Annemi özlemiştim, anne şevkatini özlemiştim...

"Bitti." Dedim aslında inanmadığım o kelimeyi söylerken, "bitti artık özgürüm." Belki ben değil ama annem inanmıştı bu cümleme. Ben sadece onun inanmasını istedim.

Annemden ayrılıp Savaşa döndüm. O da inanmak istiyordu, biliyordum. Ama her şeyin bitmediğini bilecek kadar zekiydi. Destek vermek ister gibi gülümsedi bana.

"Kızım benim, seni çok özledim. En sevdiğin yemekleri de yaptım. Seni yanımdan ayırmayacağım asla." Tam ağzımı açacağım sıra da, Savaş öksürerek araya girdi.

"Sema teyzeciğim izninle Yağmuru yarın kaçıracağım." Şokla irileştirdiğim gözlerimi Savaşa döndürdüm ama o sanki cevaptan eminmiş gibi rahatça duruyordu. Annemin gözleri Savaşa döndü. Ben bir sürü soru beklerken annem gülümseyip Savaşa sarıldı. Aynı bana sarıldığı gibi içten bir şekilde Savaşa sarıldı.

"Savaş oğlum sen Yağmuru kurtardın. Onu sana emanet edebilirim sanırım." Beynimin içindeki düşünceler, iplerini koparmış gibi koşuşturmaya başladı. Annem- Savaş? Savaş- annem?

Savaşın sinsice gülümsediğini duydum. "Ağzını kapa, ağzını."

"Nasıl ya?" dedim arabaya doğru giderken.

"Dışarı çıkınca annenle bir kahve içmiş olabilirim." Hala şaşkın olan bakışlarımı Savaşa döndürdüğümde gülümsemesi büyüdü. "Yani, seni kurtarmak için."

"Beni kurtarmak için?" Savaş sanki komedi filmi izliyormuş gibi beni izlerken benim kafam daha çok karışmıştı. Annemin sesi aramıza girdi,

"Savaşçım gel bir kahve içelim." Bu sefer alaycı bir şekilde ben güldüm. "Evet, Savaşçım." Dedim kelimeleri özellikle vurgulayarak. "Gelsene." Savaş beni atlayıp direk olarak anneme baktı.

"Sağol Sema teyze, yarın geleceğim zaten. Siz bugün özlem giderin bugün hem." Artık tepki vermeyi bırakmış, yalnızca ikisinin arasındaki diyaloğu dinliyordum. Annem Savaşa kafa sallayıp arabaya bindi, ben de arkasından arabaya yönelirken sadece Savaşın duyacağı şekilde mırıldandım. "Şaşırtmaktan asla vazgeçmiyorsun Durulmaz!"

Anında cevap verdi "Daha yeni başladım Tunay." Arkama bakmadan arabaya bindim. O hep orada olacaktı, biliyordum. O hep umudum olacaktı, hissediyordum...

Arabanın hareketlenmesiyle Savaşı arkamızda bıraktık ve hep huzur bulmak istediğim evime doğru yola çıktık.

Yarım saat sonra, içinde türlü acılar ve anılar barındıran evimizin önünde durduk. Uzun zamandır başka bir yerde, başka bir şekilde yaşamak kendimi bir an yabancı hissettirdi. Ama anneme bu hissimi belli etmeyerek arabadan indim. Gözlerim, ben hariç kimsenin ilgilenmediği salıncağa kaydı. Üstünde sabahladığım geceler gözümün önüne geldi anında. Titrek adımlarımı kapıya yönlendireceğim sıra da onu duydum.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIWhere stories live. Discover now