Bakır

732 83 68
                                    

Şarkıyı açmayı unutmayın canlarım..💞 iyi okumalar!

Yedinci ev- Eylül

Oy verirseniz ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum canlarım. Keyifli okumalar, sizi seviyorum:)


"Kara delikler, hiçbir ışığın ve maddenin kendisinden kaçmasına izin vermeyen kozmik yapılardır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Kara delikler, hiçbir ışığın ve maddenin kendisinden kaçmasına izin vermeyen kozmik yapılardır." demişti belgesel kanalındaki sunucu. Bunu dinlerken on yaşında meraklı bir kızdım sadece. "Işığın bile kurtulamadığı bir şeyden nasıl kaçarsın ki?" diye mırıldanmıştım. Enteresan gelmişti küçük zihnime bu düşünce. Kocaman, korkunç kara delikler...

Tam şuan, bu odanın kapısının önünde bir şey fark etmiştim. Kara deliklerin aslında hep içimizde olduğunu... içimdeki her bir noktanın, o kara deliğin esiri olduğunu hissediyordum. Tüm duygularım bir anda kendini gösterip hemen ardından sonsuzluğa karışıyordu. Ne yapmam gerektiği gibi ne hissetmem gerektiği de muammaydı artık. Sanki huzur bana kollarını açmış, tam ona sarılacağım sıra beni kendinden yine itmişti. Ben kendi karanlığımda kaybolurken, tüm ışığını benden çekmişti. O yaşımdaki ben karşımda olsa ona, "O kara delikten kaçamazsın, ancak kabullenebilirsin." derdim.

"Yağmur?"

"Ses ver, iyi misin?"

"Bu yazı buraya nasıl geldi?" Duyduğum ama cevapsız bıraktığım seslenmeler beynimin içinde uğuldadı. Acilen sakin olmak ve kendime gelmek zorundaydım.

Kendi kendime düşündüm. "Oğullarını öldürmekle suçlanıyorum." Desem ne derlerdi? Hayır, tüm olanları anlatmalı, beni zorladığı için onu ittiğimi söylemeliydim. Bir katil olmadığımı anlarlardı. Anlarlardı değil mi?

Birinin kolumu tutması ile sarsılarak kendime geldim. Kolumdaki elin sahibine baktığımda gergince bana bakan Savaş benimde şaşırmama sebep olmuştu. Tutuşu sert değildi, dikkatimi çekmek için tuttuğu belliydi ama o günden sonra kolumun biri tarafından tutulması midemi bulandırdı.

Hızla kendimi geri çektim. Bunu o kadar hızlı yapmıştım ki Savaş da yanlış bir şey yapıyormuş gibi hızla geri çekildi. "Ne yapıyorsun sen, dokunma bana!" Sena ve Can da, Savaş kadar şaşkın bir şekilde bana baktı. Onlara, bu tepkimin sebebini anlatmak istedim.

"Senin Erensoylarla ne ilgin var?" Dedi Savaş'ın soğuk sesi düşüncelerime sızarak.  Bu cevabı merak eden iki çift göz daha hemen arkada bizi izliyordu.

"Ben-"  Anın gerginliği ile kelimeler yine beni terk etmeye başlamıştı. Olanları mahkemede, emniyette anlatmak kolaydı. Ama burada işler değişiyordu. "Bilmiyorum." dedim ellerimi şakaklarıma götürerek. Cidden mi Yağmur? Bilmiyorum mu?

"Bu yazı neden burada o zaman?" Derdi neydi bunun, neden ilgileniyordu ki bu durumla?

Vereceğim onca cevap arasından kafamdaki soruyu direk dillendirdim. "Neden soruyorsun, seninle ne ilgisi var?" Dedim kaşlarımı kaldırarak. Gözlerini, gözlerime kenetleyip bekledi. Sanki açıklayacaktı ama emin olamıyordu.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIWhere stories live. Discover now