Turuncu

581 71 81
                                    




Sasha Sloan- Dancing with your ghost

Şarkıyı açmayı ve yıldıza dokunmaya unutmayın canlarım..💞 iyi okumalar!



Bazen düşünüyordum. O gün Denizle tartışırken gelen kütüphane görevlisine seslensem ya da onu itmek yerine o tekmeyi atıp oradan uzaklaşsam neler değişirdi diye? Şuan kendi odamda, kendi yatağımda herhangi bir kitabı mı okuyor olurdum? Belki de Limuzinle gizli mabedimde oynuyor olurdum.

Daha da öncesine gitsem mesela; O gün evden hiç çıkmasam, kendimi kaptırıp onunla tek kalmasaydım kütüphanede. O zaman neler olurdu?

Böylesine acı çekmezdim. Yine yalnız olurdum, her zamanki gibi yanımda beni gülümsetecek kimsem olmazdı. Ama acı çekmezdim. Geceleri kafamı yastığa huzurla koyardım. Peki bunca sebebe rağmen neden kafamdaki sorunun cevabını veremiyordum?

Kimsenin olmaması daha çok acı verirdi insana, haksızlığa uğramak mı?

Ben söyleyeyim, insana acı veren sadece hissettikleriydi aslında. Ne yaparsan yap önüne geçemediğin, bastırsan da kendi yolunu bulup içinden taşan o duygular...

Peki şuan, öldürmekle suçlandığım çocuğun bitkisel hayattan çıktığını öğrendiğimde ne hissetmeliydim? Ölmedi diye sevinmeli miydim, yoksa uğradığım onca haksızlığın kanattığı yaralarımı deşmeye devam mı etmeliydim?

Bilmiyordum. Bildiğim tek şey, artık kafamdakilerle daha fazla yol alamadığımdı. Öleceğini bilerek, renkli ışıklara uçan minik kanatlı sinekler gibiydim. Önümde parlayan ışığa kavuşmak için deli gibi uçuyordum ama o ışığın sonum olacağını sürekli görmezden geliyordum. Kaçtığım karanlığın aslında beni koruduğunu inatla reddediyordum. Sonum geldiğinde buna çok pişman olacaktım...

Benden bağımsız titreyen bir sesle, "Nasıl- nasıl uyanmış?" Diyebildim.

"Bak avukatın açıklasa daha iyi canım." Sevda ablanın cümlesi ile ayaklandım. Etrafımdaki her şey silik birer görüntü şeklinde geçip gidiyordu önümden.

Titreyen ellerimin üstünde soğuk bir dokunuş hissettim.

"Ben de geleyim mi?" Belki de tek ihtiyacım olan buydu. Tek istediğim artık tüm bunlarla tek başıma mücadele etmemekti.

Boğazımdaki yumrunun bir nebze olsun dağıldığını hissettim. Savaşın sorusunu kafamı sallayarak onayladım. Sena ile Can'ın endişeli bakışları altında yemekhaneden çıktık. Onlar da benim gibi bu durumun ne getireceğini merak ediyorlardı.

Sadece gergin nefes seslerimin doldurduğu koridorda yan yana yürümeye başladık. Mutlu olmam gereken yerde neredeyse ağlayacaktım. İçimde, göğsüme batan tarif edilemez bir his vardı. O hissi bir türlü yenemiyordum.

Ziyaret odasının önüne geldiğimizde Savaş'ın pürüzsüz sesini duydum. "Ne olursa olsun sakin ol. Bizim zaten bir planımız var, bir şey değişmeyecek." Ona burukça gülümseyip onayladım.

Yan yana masaların olduğu boş odaya girdiğim gibi gergince oturan avukatımı gördüm. O da bizi görünce anında ayaklanıp gülümsedi. "Yağmur nasılsın?" Gözleri Savaşa kayınca, ne alaka, der gibi baksa da bir şey demedi.

Sorusunu es geçip, konuya girdim."Nasıl uyanmış? Bu iyi bir şey değil mi?" Dedim gergince.

Avukatım, Mehmet abi, bıkkınlıkla bir nefes çekti. Gözlerini gözlerimden kaçırmasıyla anladım. Bu gelen haber iyi değildi. Bu gelen haber, kötü sürprizlerden sadece biri dahaydı.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin