Bölüm 37

21.7K 884 40
                                    

So tell me when you hear my heart stop

You're the only one that knows

Tell me when you hear my silence

There's a possibility I wouldn't know.

( Bu yüzden söyle kalbimin durduğunu duyduğunda , bunu bilen tek kişi sensin

Sessizliğimi duyduğunda söyle, bilememe ihtimalim var. )

Beni dans eden diğer çiftlerin arasından geçirip salonun ortasında ellerini belime doladığında salak gibi gülümsemekten başka bir şey yapamıyordum. Ellerimi boynunun ardında birleştirdim.

"Bunu yaparak hangi söylentiye ne gibi bir cevap vermiş oluyoruz sevgili komşum?"

'komşum'a olsa gerek, yüzünü buruşturdu.

"Ev arkadaşın olalı çok oldu Ufak."

Sırıttım.

"Soruma cevap ver Koca Adam."

"Birlikte olup olmadığımızı merak edenlere diyoruz ki, siktirin gidin, umurumuzda değilsiniz."

Radikal bir cevaptı bu, ucu açık, her yere çekilebilir olanlardan.

"Ben olsam bunu bir cevap olarak kabul etmezdim. Nereye çeksen oraya geliyor."

Boynunda duran ellerimden birini avucunun içine aldı, minicik bir öpücükle süsledi ve ellerimizi omzunun üstüne bıraktı.

"İstersen seni tam şuanda öperek daha net bir cevap vermemizi sağlayabilirim."

İşte bu , tanıdığım Vural'dı. Gülümsedim.

"Yapamazsın Vural."

Kendine güvenen bir tavırla tek kaşını kaldırdı.

"Yapamaz mıyım?"

Başımı iki yana salladım ve 'cık cık' diye gösterdim tepkimi.

"Yapamazsın."

Salaktım. Kelimenin tam anlamıyla salaktım. Sanki aylardır onunla değilmişim, nerde ne yapacağını kestiremezmişim gibi damarına basmıştım. Ne mi yaptı? Dudakları alnıma dokundu ve yüzlerimizin arasında milimlik bir boşluk bırakarak aşağı ilerledi. Tam dudaklarımın üstünde durduğunda gülümsediğini hissettim. Konuşmak için dudaklarını araladığında içimde bir şeyin şiddetle titrediğini hissettim.

"Seni her şart altında öpebilirim Ufak."

Ve yumuşacık dudakları dudaklarımla dans etmeye başladı. Öyle bir danstı ki bu, zaman ve mekan algımı yerle bir etti. Dudaklarını hissettiğimde dünyadaki her şeyin durduğunu hissettim. Beni daha önce öpmediğinden değil, nasıl öptüğünü biliyordum. Bu sefer ki, diğerlerinden farklıydı sanki. Daha masum ama daha ateşli. Daha içten, daha talepkar. Daha sahip.

Öpücüğün farkı buydu. İkimiz de birbirimize sahip olduğumuzun farkında olarak, bunu herkese göstermek ister gibi oynatıyorduk dudaklarımızı. 'Bu adam benim.' 'Bu kadın benim.' der gibi dokunuyordu dudaklarımız birbirine.

Belimdeki eli biraz daha sıkı tutundu olduğu yere, boynundaki elim daha bir sevgiyle okşadı saçlarını. Tüm dünya durmuştu sanki, kimseler yoktu. Sadece Vural vardı, sadece ben vardım. Sadece kırılmış kanatları iyileştikten sonra uçmayı yeniden öğrenen bir kuş misali ben vardım ve sadece kanatlandığım yere dönemeden yere düşersem dünyayı yakacakmış gibi beni sarıp sarmayalan bu adam vardı.

BUZ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now