Bölüm 48

19.4K 788 36
                                    

Baylar, bayanlar herkese merhaba.

Söylemekten çok hoşlanmıyorum ama önümüzdeki hafta sonu sınav haftası olduğu için bölümü yazıp yazamayacağımdan emin değilim. Kısa ya da uzun bir şeyler yapmaya çalışacağım ama söz vermiyorum bu konuda. Lütfen bana kırılmayın.

Bir de bir şeyi fark ettim, hikayeyi yurt dışında okuyan bir sürü insan var. Haritaya her baktığımda evde 8 tur koşuyorum mutluluktan. Son baktığımda Çin'den bile okuyucular vardı. Bunların yurt dışındaki Türkler olduğunu zannediyorum ama herhangi bir konuda çeviriye ihtiyaç duyarlarsa en azından İngilizce için onlara seve seve yardımcı olurum.

(If you need any translation, please reach out for me and I'll help you at least for English. Yes, I'm smiling. )

Kendinize iyi bakın, diğer bölümde görüşmek üzere.

İyi okumalar.

------------

Biraz uzaklaşınca, anlaşılır eksikler

Biraz yakınlaşınca görülür fazlalıklar

Uzun süre koşunca unutulur boşluklar

Bir an bile durunca hatırlanır yokluklar

...

Aşık olmak lazım bir bilene

Anlatmak lazım sonsuz dehlizlere

Aşık olmak lazım bir güzele

Yıpranmak lazım, hayat bu, öğrenmekle

---------------

Kapalı gözlerimden sızan gözyaşımla fısıldarken aklımdan ne geçiyordu? Ondan nefret etmiyordum. Edemezdim ki.

Patlamıştı. Sonunda o da dayanamamıştı işte bana.

Benim sorunum neydi? Etrafımdaki her şey bir şekilde berbat oluyordu ve bunu durduramıyordum. Tüm ilişkilerimde bir problem çıkıyordu ve bu hem bana hem de karşı tarafa zarar veriyordu. İçimdeki nefreti her yere, herkese hiç çekinmeden yayıyordum.

Tamam, son bir ayda yaşadıklarım içinde beni en çok sarsan, yerle bir eden Vural'dı ama ben 28 yaşındaydım. Çocuk gibi küsmek ne demekti?

Resmen kafamda bir ampul patlamıştı. Her şeyi şimdi fark ediyordum.

"Senden nefret ediyorum."

Kendi nefretimin içinde boğulurken onu da boğmuştum. Yatak başlığına sert bir yumruk geçirdikten sonra hiçbir şey söylemeden odadan çıkmıştı. Çok geçmeden hızla kapanan dış kapının da sesini duyduğumda evden çıktığını anladım.

"Senden nefret ediyorum."

Nefret ettiğim biri vardı ancak bu o değildi. Ortada nefrete değer biri varda o bendim. Nefretin ete kemiğe bürünmüş haliydim ben.

Beni seven onca insana karşın inatla kendimi yaşadığım acıya kaptırmak ne kadar da bencilceydi.

Yalnızca dışarı çıkmak istediğini söylemişti. Tüm bencilliğimle onu geri püskürtmüştüm ama o yalnızca dışarı çıkmak istediğini söylemişti.

"Bu gece dışarı çıkıyoruz."

"Senden nefret ediyorum."

Hızla yatakta doğruldum ve odadan çıktım. Dış kapıdan aceleyle sıyrıldığımda uzaklaşmamış olması için dua ediyordum. Bahçede olmadığı görünce suratım biraz daha asılsa da pes etmedim ve bahçe kapısından dışarı çıktım.

BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin