Bölüm 51

20.1K 772 81
                                    

Ramazan, ramazanlar... Hepinize mutlu bir ramazan ayı diliyorum. Önce kendi babamın -her ne kadar bana korku dolu bir hafta yaşatsa da- ardından tüm babaların ve baba gibi cesur, baba gibi sert, baba gibi güçlü evlatların babalar gününü kutluyorum.
Mutluluk hep yanınızda olsun ve Çikiletam, seni çok seviyorum. Olmamı istediğin her seferde yanında olmaya çalışacağım.

-------------------------------

The longer I stand here,

The louder the silence.

I know that you're gone but sometimes I swear that I hear,

Your voice when the wind blows.

So I talk to the shadows,

Hoping you might be listening 'cos I want you to know:

It's so loud inside my head,

With words that I should have said.

And as I drown in my regrets,

I can't take back the words I never said.

I never said,

I can't take back the words I never said.

Never said,

I can't take back the words I never said.

(Uzun süredir burada duruyorum.

Sessizlik çok gürültülü.

Gittiğini biliyorum ama bazen yemin ederim ki,

Rüzgar uğuldadığında sesini duyuyorum.

Bu yüzden dinlediğini umarak gölgelerle konuşuyorum.

Çünkü bilmeni istiyorum;

Kafamın içinde söylemem gereken sözler çığlık çığlığa bağırıyor

Pişmanlıklarımın içinde boğulurken,

Hiçbir zaman söylemediğim sözleri, geri alamam.

Hiçbir zaman söylemediğim sözleri, geri alamam.)

-------------------------

Hızlı adımlarla koridoru geçip sert bir hareketle kapıyı açtı ve odamıza girdi. Yatağa ilerleyeceğini düşünmüştüm ancak o sırtımı dolaba yaslamayı tercih etti. Bacaklarımı beline daha sıkı doladım.

Dudakları, dili, elleri her yerimde dolaşırken saçlarının arasında gezinen parmak uçlarımdan başlayıp tüm bedenime yayılan zevk ve huzur tarif edilemezdi. Dudakları dudaklarımdan ayrıldı ve boynumda düzgün bir çizgi izleyerek kulak mememe ulaştı. Dişlerinin arasında ezdiği küçük ve yumuşak et parçası, saçlarımın bile titremesine sebep oldu. İçgüdüsel bir hareketle başımı geri atıp zaten kapalı olan gözlerimi biraz daha sıktım. Ağzımdan kaçan ufacık inlemeyle Vural'ın gülüşünü duydum.

Ellerinden biri üzerimde değildi. Neredeydi?

Huzursuzca gözlerimi açıp ona baktım ve aynı zamanda bacaklarımı çözerek yere ayak bastım. Bir elinde askılarla gülümseyerek bana bakıyordu. Gözlerinin renginin koyulaştığını görmesem benimle dalga geçtiğini düşünecektim ama hayır, o da benimle aynı durumdaydı.

O zaman neden duruyordu?

"Melek, giy üstünü Talhalara gideceğiz."

"Vural..."

BUZ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now