Bölüm 59

15.6K 695 17
                                    

Öncelikle, 58. bölüm gecikme notundan önce görünüyor. Bölüm listesine baktığınızda göreceksinizdir. Görmeyenler olmuş, onu söyleyeyim en başta o yüzden.

Hiç istediğim gibi içime sinen bir bölüm olmadı. Vakit yaratamıyor oluşum büyük bir etken. Bölümü yazmaya ancak bu akşam 10'da başlayabildim. Kısa oluşunun, öncekilere benzemiyor oluşunun birçok sebebi var ama bunları tekrar uzun uzun yazmayacağım.

Başka bir konu hakkında açıklama yapmam gerek ki, önümüzdeki pazar bölüm gelmiyor. Çok civcivli bir yerde bıraktığımın farkındayım ama şuan Bursa'dayım, İnegöl'de. Cuma günü İstanbul'a gitmem gerekiyor. Hafta başında evime döneceğim- şükür ki- o zaman başlayacağım düğünü yazmaya. Uzun uzun. İstediğim gibi. 60 bölümün hakkını vere vere. Belki daha sonra vakit bulursam bu bir iki bölümün düzenlemesini yaparım ama dediğim gibi bu sonranın işi.

Son olarak 17 Ağustos depremini yaşamış, o depremden etkilenmiş ne kadar insan varsa, o depremin can yaktığı ne kadar insan varsa hepsine büyük sabır diliyorum. Saygı değer büyüklerimizin rant yarışında kaybolan canlar bizim canımızdı, kimse görmedi.

----------------------

4 gün önce- Yayla

Vural'ın ağzından

"Teyzem, Mısra'yı gördün mü?"

Mutfakta yemek yapan teyzemi gördüğümde çoktan evin içini üç kez dolaşmıştım ama hayır, Mısra'yı bir türlü bulamamıştım. Büyük ihtimalle dışarı çıkmıştı ama nereye gitmişti? Bana söylemeden de çıkmazdı ki...

"Nisan'la yürümeye gittiler. Sıkılmışlar."

Tabi ya, Nisan.

"Vural?"

"Efendim teyzem."

"Annen bahçede. Onun yanına geçsene, bekleme orada öyle."

Geldiğimizden beri ertelediğim konuşma için aslında yeterince uygun bir zamandı.Ertesi gün ayrılacaktık buradan. Kaldı ki annem yarın gidiyordu. Bu konuşmayı bir an önce yapmak istiyordum. O yüzden şimdi olmazsa düğün arefesinde olacaktı ki bu asla istemediğim bir şeydi.

"Olur teyzem, çıkayım. Hem konuşuruz biraz."

Teyzem anlamış gibi anlayışla gülümsedi.

"Çay ister misiniz?"

Başımı iki yana salladım.

"Bir şey lazım olursa ben gelir alırım teyzem."

"İyi bakalım, çık haydi."

Bu konuşmadan ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Doğruyu söylemek gerekirse iki tarafında bildiği şeyleri tekrarlayıp kapanmış yaraları kanatmak çabasında değildim. Benim için konuşmamız gereken şey gelecekti. Geçmiş, geçmişti. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bir çizgi çekmiştim.

Arkadaki bahçeye geçip sesimi çıkarmadan derinlere dalmış annemi izledim. Bunu daha önce hiç yapmamıştım. Annem gittiğinde, onu izlemeyi akıl edecek yaşa gelmemiştim henüz.

"Anne?"

İzlediği noktadan onu koparmak tek bir cümleme bakmıştı.

"Fırat?"

"Oturabilir miyim?"

Koltuğun sağ tarafına kaydı.

"Otur tabi."

BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin