Bölüm 44

14.7K 854 76
                                    

Başta felsefe olmak üzere tüm sınavlarımın verdiği gerginlikle kara kara bu bölüme nasıl yön vereceğimi düşünürken fikirleriyle bana ilham veren üç meleğime ithafen, sizleri seviyorum.
-------------------

Çal çocuk bu gece şehrin tüm kapılarını hüzünle

Islak kelebekler bırak ellerine, söyle;

Aşk bu gece şehri terk etti...

--------------

"Bana inanmalısın Mısra."

Ayıldığımda kulaklarımda çınlayan illet sesi yeniden bayılma isteği uyandırıyordu.

"Beni sarıp sarmalamakla meşguldü."

"Safa gerçekten bekaretini umursadığı için mi seninle yatmıyordu sanıyorsun?"

Kulaklarımda yankılanan cümleler aklımı alıp uzaklara götürüyordu ve işin garibi ben buna engel olmak için hiçbir şey yapamıyordum.

Yattığım rahatsız yerden doğruldum ve gerçekle yüzleştim. Daha doğrusu tüm gerçek çok şık bir tokat halinde yüzüme çarptı.

Talha beni bulmamıştı, Vural yanımda değildi, Safa beni belki de defalarca aldatmıştı ve bayıldığım sırada gördüğüm rüyada -ya da kabus mu demeliyim?- olduğu gibi Elijah'a okkalı bir yumruk geçirememiştim. Bunun yerine tıpkı nöbet geçiren bir sara hastası gibi yere yığılmıştım. Sonuç?

Hala o ruh yoksunu psikopatın dört duvarı arasındaydım.

Etrafıma bakındım.

Bakacak pek bir şey yoktu. Bu daha önce günümü geçirdiğim gibi bir oda değildi. Minicik, kelimenin tam anlamıyla minicik bir dört duvar, üstünde yattığım bir yorgan, köşede mahremiyetten uzak bir klozet duruyordu. Odada olan hepi topu bu kadardı.

Tecrite kapatılmıştım. Aldatılmıştım. Yapayalnızdım.

Dizlerimi kendime çektim ve başımı dizlerimin üstünde birleştirdiğim ellerimin üstüne koydum.

Vural yoktu.

Vural neredeydi?

Yaşıyor muydu?

Nasıldı?

Ona ne yapmışlardı?

Neden hala bana gelmemişti? Yoksa iyi değil miydi?

Safa... Ah, lanet olsun Safa!

Bana bunu nasıl yapmıştı? Beni en yakın erkek arkadaşıyla aldatmaya nasıl el vermişti gönlü? Bize nasıl kıymıştı?

10 yıl... Koskoca on yıl... Yaşayan bir ölü gibi, yürüyen bir hayalet, bir ceset gibi geçirdiğim 10 yıl... Yas tuttuğum, kendimden nefret ederek geçirdiğim 10 yıl... Yaşamsal perhizimle kendi kendimi cezalandırdığım 10 yıl... Etrafıma büyük, büsbüyük buzdan şatolar inşa ettiğim 10 yıl...

Safa bana 18 yıllık bir sevginin ardından yüz yıla değer bir yokluğa mal olmuştu. Safa bana ağır bir bedel ödetmişti.

Tek suçumsa onu sevmekti.

Onu tam bir kız gibi, tam bir aşık gibi, masum bir çocuk gibi sevmek bana neredeyse bir ömre mal olmuştu.

Yaşadığım psikolojik çöküntü, boyutunu hesaplayabileceğim dönemi çoktan geçmişti...

BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin