Bölüm 61

17.4K 695 30
                                    

İyi geceler dostlar, merhaba.

Multimedyada bölüm içinde geçen balayı mekanını göreceksiniz. 

Bu kardeşiniz yarın okula, yurda dönüyor. 12 günlük bir kamp. Yine. Haftaya bölüm gelecek. Gelmeyecek demiyorum ama büyük ihtimalle daha kısa olacaktır.

Bir de söylemek istediğim bir şey var.

Meclise hiç ziyarete gittiniz mi bilmiyorum ama girerken tamı tamına donunuza kadar arıyorlar sizi. Beni aradılar çünkü oradan biliyorum. 

Ne yapıp ettiler, evlatlarımızı, abilerimizi, eşlerimizi, babalarımızı öldürenleri alıp meclise soktular. Kanı bozuk şehit babalarından bahsettiler. Ölenleri de hiç görmediler. Yazık. İnsanlıktan hiç nasiplenememişler.

----------------------------

Ben sen sen diye bittim oğlum.

Hadi bakalım unut unutabilirsen.

Ben seni yudum yudum içtim oğlum.

Hadi ol eskisi gibi olabilirsen .

----------------------------------

"Bunun karşılığında benden ne istiyor? Bütün mal varlığımı onun üstüne yapabilirim..."

Bir adım yaklaştı.

Kalçamı sıkmasıyla başım kendi kendini geriye attı.

"Benden istediği her şeyi..."

İki eliyle iki kalçamı sıktı.

"Yerine getirebilirim."

Alt dudağımı dişlerinin arasında sıkarken siyah çorabın beyaz ayakkabılarımla oluşturdu iğrenç görüntü geldi aklıma. Ve Sevil'in uyarısı.

"Tek isteği, beni hemen bu ayakkabılardan kurtarman."

Yüzümüzün arasında bir santim vardı ya da yoktu. Kaşlarını çattı.

"Neden?"

"Siyah çorap ve beyaz ayakkabı.. Sevil'i bilirsin, estetiğe önem verir."

Bu rezillik gerçekti. Sevil nasılsa eteğin altından görünmeyecek diye bana bu siyah takımı giydirmişti. Vural kıkırdadı. Beni yatağa oturtarak önümde dizlerinin üstüne çöktü. Ayağımdaki beyaz ayakkabıları çıkarırken bir saniye bile teklemedi. Gözleri gözlerime kilitlenirken elleri çorapların bittiği yere, baldırlarıma çıktı.

"Bir saniye."

Birden ayaklanıp yeni banyo kapısına gitti. İçeride dolapları karıştırdığını duyabiliyordum. Ne aradığını da biliyordum.

Gerek var mıydı ki? Neyi bekliyordum? Daha ne kadar hazır olmalıydım? O, zaten doğru adam değil miydi?

Elinde küçük kare paketle yanıma döndüğünde, nazikçe yatağa uzanmamı sağladı. Paketi açtığını gördüğümde doğruldum ve elini tuttum. Anlamayan gözlerle bana baktı. Başımı iki yana salladım.

"Gerek yok."

"Ne demek gerek yok?"

"Artık bunları istemiyorum."

Hadi ama, anlaması ne kadar zor olabilirdi ki?

"Mısra ama bunlar..."

Yarım kalan cümlesiyle, ne istediğimi anladığını anladım.

BUZ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now