Bölüm 41

22.8K 804 59
                                    

Ben çılgın ben yine gözlerini hapsindeyim...

#kayahan
----------------

"Sanırım o elbiseye ihtiyacın olmayacak Melek Yüzlü."

Vural belinde havlusuyla telefonunu kontrol ediyordu. Bense duşumu almış, dolaptan klüpte giyebileceğim bir elbise çıkarmıştım ancak görünüşe bakılırsa planım rafa kalkmıştı.

"Nedenmiş o?"

"Yavuz mesaj atmış, klübe değil daha sakin, salaş bir yere gidiyormuşuz."

"Pekala..." diyerek elimde tuttuğum askıyı dolaba geri astım.

Sıkış tıkış dolabın içinde giyebileceğim bir şeyler bakınırken Vural da yanıma ulaşıp kendine bir şeyler bakınmaya başladı.

"Sanırım yeni bir dolaba ihtiyacımız olacak. Daha kıyafetlerimin yarısı bile burada değilken yetmiyor bu dolap."

"Haklısın. Aklımda tutacağım."

Krem rengi bir tayt pantolon çıkarıp omzuma attım. Üstüne de beyaz renkli, kolsuz bir gömlekle, koyu kahverengi örgü bir kazak aldım. Gömleğin yakası, kazakla hoş duracaktı. Üstümü giyip saçlarımı toplayıp ördüm. Son olarak Vural'ın aldığı bilekliği koluma geçirdim. Vural'a baktığımda siyahlara büründüğünü gördüm. Siyah pantolon, siyah tişört, siyah deri ceket ve siyah spor ayakkabılar. Kahverengi babetlerimi ayağıma geçirirken ona takıldım.

"Hayırdır? Beni Yavuz'ların yanına bırakıp cinayete mi gideceksin?"

Son kez aynaya bakıp saçlarını düzeltti ve bana doğru yürümeye başladı.

"Cinayet planımın ana karakteri sensin güzelim."

Sırıtarak elimi büyük avucuna hapsetti ve odanın çıkışına ilerledik. Salonda duran telefonumu alıp evden çıktık ve Vural'ın büyük beyaz arabasına binip yola koyulduk.

"Vural?"

"Söyle güzelim?"

"Biz kesin gidecek miyiz İsviçre'ye?"

Dikkatini yoldan ayırmadı ama yüzü düşünceli bir hal aldı.

"Bu akşam ki çalışmanın sonucuna bağlı olarak sana kesin bir şey söyleyeceğim Melek. Ancak şimdilik gideceğiz gibi duruyor."

"Peki o zaman." diyip dışarıyı izlemeye koyuldum.

"Bir sorun mu var?"

"Yoo, hayır. Bir sorun yok."

"İyi öyleyse."

Bakışlarımı yeniden dışarıya yönelttim. Bir sorun vardı. Kocaman bir sorun vardı. İçimde Safa'dan kalan boşluğun çok büyük bir kısmını doldursa da Vural, İsviçre benim için eşittir Safa demekti. Bunu nasıl idare ederdim? Biliyordum, uçaktan iner inmez yüzlerce hatta binlerce anı etrafımı kuşatacaktı. Vural'ın desteğine güvenim tamdı ama cenazeden sonra arkama bakmadan kaçtığım şeylere zerre olsun güvenmiyordum. Safa'lı anıların ne kadar zalim olabileceğini geçtiğimiz yıllarda tecrübe etmiştim.

"Sanırım burası."

Araba, ara sokakta kafe görünümlü bir yerin önünde durdu. Bardan bozma bir yere benziyordu. Kemerimi çözdüm ve arabadan indim. Telefonumu elimde tutuyordum. Vural arabayı kilitleyip yanıma geldi ve elimi tuttu. Birlikte içeri girerken içimdeki kasvetli havadan kurtulmaya çalışıyordum. Gözlerim mekanın içini taradı.

BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin