On Üçüncü Bölüm

164K 10.4K 5.6K
                                    

Selamlar,

Diğer kurguları yazıyorum ama sonu gelmiyor o yüzden ben de buraya sarıyorum 🥳 Umarım okumaktan sıkılmazsınız 🥺

Keyifli okumalar diliyorum.

💫

"Hoş geldiniz yenge," diyen Hamza'ya ters bir tepki vermemek için gülümsemeye çalıştım. Fidan imayla kolumu dürttüğünde ona kaş göz işareti yaptım. "Hoş bulduk Hamza," deyip gülümsemeye çalışarak. Şeffaf bir poşeti masanın üzerine koyduğunda içinde çantam ve diğer eşyalarım vardı. "Suç sabıkası varmış kapkaççının. Yarın mahkemeye sevk edilecek," dediğinde başımı salladım.

"Siz?" dedi meraklı bakışları Fidan'a çevrilirken. Fidan anında elini uzattı. "Asu'nun yakın arkadaşıyım," Hamza hiç yadırgamadan Fidan'ın elini sıktı. "Memnun oldum, ismim Hamza," Fidan gülümsedi. "Ben de,"

"Başka bir şey yoksa gidebilir miyiz?" diye sordum Hamza'ya hitaben. "Gidebilirsiniz."

Karakoldan çıktığımızda Fidan heyacanla konuştu. "Galiba az önceki polise vuruldum,"

Şıpsevdi Fidan modunu açmıştı yine.

"Yine başlama," dedim arabanın kapısını açıp ön koltuğa otururken. O da yerine yerleşip kemerini taktı. "Kızım vallahi etkilendim," dedi yineleyerek.

"Pekala," dedim radyoyu açıp kanalları gezerken. "Bu haftaki kaçıncı avın?"

"Asu bu başka!" diye diretti.

"Dün öğrencimizi almaya gelen amcasına, önceki gün kargo getiren adama, ondan önceki gün de AVM'deki güvenlik görevlisine aşık olmuştun,"

"Yakışıklı erkeklere zaafım var, bu konuda anlaşalım. Ama diğerleri hevesti bu aşk!"

Ellerimi pes edercesine kaldırdım. "Tamam sustum."

Yol boyunca Fidan bol bol romantizm dersi vermişti. Evimin kapısından girer girmez rahat bir nefes aldım. Ayağımdaki ince topuk ayakkabılardan kurtulup güllerimi vazoya koydum.

Odama doğru ilerlerken soyunmaya başlamıştım bile. Kendimi direkt banyoya atıp üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Sıcağın üzerimde bıraktığı ağırlıktan aldığım duşla kurtulduğumda rahatladığımı hissettim. İç çamaşırlarımı giyip ince askılı kısa bir penye elbise giydim. Bu havada ancak bununla durabilirdim. Evde tek olduğumdan istediğim kadar açık giyinebiliyordum. Pencereleri açarak odaları havalandırıp yeniden kapattım ve klimayı açtım.

Mutfağa geçip kendime pratik bir yemek hazırladım. Kremalı makarna ve sprite!

Televizyonun karşısında yemeğimi yerken telefonum çalmaya başladı. Çantam girişteki askıdaydı. Üşengeç adımlarla oraya ilerledim. Israrla çalmaya devam eden telefonu kapanmadan açabilmiştim. Tanımadığım bir numaraydı.

"Alo?" dedim düz bir sesle. Yavaş adımlarla salona yürüyordum bir yandan. "Merhaba Asu, ben Nagihan teyzen," kaşlarım havalanırken, "Merhaba Nagihan Hanım," dedim ciddi bir ifadeyle. "Nasılsın kızım, iyi misin?" dedi sevecen bir ses tonuyla. Koltuğa oturup bağdaş kurdum. "İyiyim, siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim şükür. Ben seni şunun için rahatsız ettim aslında. Yarın müsaitsen görüşebilir miyiz?"

"Estağfurullah," deyip nazikçe boğazımı temizledim. "Görüşebiliriz de niçin görüşmek istiyorsunuz?"

"Son yaşanan olaylarla ilgili," dedi mahcubiyetle.

"Ben o konuyu kapattım," dedim sakince.

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin